20. BÖLÜM

57 7 25
                                    

Selamlaaarr. Ben geldimmm ☺️ Nasılsınız, neler yaptınız bakalım ben yokken 😅

Ben yoğun bir temponun içine girdim. Aynı anda 3 sınava çalışmaya çalışıyorum. Önceden geceleri vakit bulup yazardım şimdi geceleri de ders çalışmaya başladığım için burayı biraz aksatıyorum. Ama yine de daha fazla ayrı kalmaya dayanamadım. Hem kızlarımı hem de sizinle sohbet etmeyi çok özledim. Bu arada okunma sayımız 1K olmuş o kadar mutlu oldum ki... Umarım okunma oranı gibi yorum ve beğeni sayısı da artar. 😅 Her neyse lafı daha fazla uzatmadan hemen sizi bölümle baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar diliyorum 🤗

Kızlar birbirine bakıp sırıtırken beyler de içten içe şanslarına küfür ediyorlardı. Kendini ilk toparlayan Emir olmuştu.

Meyra'nın yanında tepki göstermenin hiç akıllıca bir fikir olmadığını bildiği için elini kimseye fark ettirmeden yarım bıraktığı salata malzemelerine dokundurup Arda'nın yanına gitmişti.

"Hoşgeldiniz dostum. Ne iyi oldu böyle, zaten kalabalıktık şimdi daha kalabalık olacağız" dedikten sonra elini göstererek

"Tokalaşmak isterdim ama çok kirli ellerim."  Dediğinde Arda onun ne yapmak istediğini anlamıştı. Ama yolda Güneş'e söz verdiği için dediklerini harfiyyen yerine getirecekti. Bu yüzden yüzüne samimi bir gülümseme yerleştirerek

"Aynen dostum bende çok severim kalabalık ortamları." Dedikten sonra Emir'in ıslak eline göz ucu ile bakıp

"Tokalaşmak ne kardeşim yabancı gibi gel sarılayım sana." Diyerek kollarını Emir'in bedenine dolamıştı.

Emir sinirlense de içinden üçe kadar saymış ve Arda'nın sarılmasına karşılık verir gibi yaparak ellerinin tüm ıslaklığını onun sırtına silmişti.

Mehmet, Arda'nın çekilmesi ile Güneş'in yanına doğru hızla adımlayarak onu kolundan tutup kenara doğru çekmişti. Ali de aynı hareketi Nida'ya yaparken Meyra ortama uzaydan inmiş gibi bakan Yağmur ile ilgilenerek masaya doğru götürmüştü.

Mehmet Güneş'in kolunu bırakmadan kısık sesle tıslamaya başlamıştı

"O hareketler neydi öyle Güneş? Sen beni delirtmeye mi çalışıyorsun! Elin adamının kolunda ne işin vardı senin?"

Güneş tek kaşını kaldırıp kolunu tutan ele bakarak

"Sen de benim babamın oğlu değilsin. Senin, benim kolumla ne işin var?" Dedikten sonra kolunu hırsla çekmişti.

Mehmet aldığı cevapla daha da sinirlenerek

"Ben senin sevgilinim farkında mısın?"

"Sevgilim olman beni canının istediği zaman çekiştirebileceğin anlamına gelmiyor çiğ köftecim. Şimdi ben gidiyorum sen de o atarlı erkek hâlini şu ağacın altına bırak insan gibi yanıma gel." Diyerek arkasında küplere binmiş bir Mehmet bırakarak Meyra ve Yağmur'un yanına doğru ilerlemeye başlamıştı ama tartışan Ali ve Nida'yı görmesi ile yönünü onlara çevirmişti.

Ali, Nida'ya oldukça gergin bir şekilde

"Ne yapmak istiyorsun Nida, gerçekten soruyorum şimdi de arkadaşlarının aklına uyarak beni delirtmeye mi uğraşıyorsun?" Dediğinde Nida'nın tüm siniri gün yüzüne çıkmıştı.

"Ne demek arkadaşlarının aklına uymak Ali, benim aklım bana yetmiyor mu?" Diyerek karşılık veriyordu.

Ali söylediği şeyin yanlış anlaşılması ile daha da gerilmişti.

HAYÂL-İ GERÇEK (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin