Selam Can'lar... Nasılsınız bakalım? Ben gayet enerji yüklüyüm son günlerde. Şu sıcaklarda olmasa tadından yenmeyecek ama neyse. Çok uzatmadan sizi bizim ekiple baş başa bırakayım ❤️
Güzel yorumlarınızı ve Oylarınızı bekliyorum 😘
Ertesi gün erkenden uyanmıştı Güneş. Çünkü yetişmesi gereken onlarca iş, hayattan bezdirilecek 2 arkadaş ve sevilecek bir adet Mehmet'i vardı.
Yataktan çıkıp hazırlandıktan sonra kızların kendisini bu saatte asla umursamayacağını bildiği için onlara hiç uğramadan doğruca otelden çıkıp henüz açılmak üzere olan hediyelik eşya dükkanına girdi.
Aslında kendisinin hediyesi hazırdı ama yanına almayı unuttuğu için şimdi buradan ufak bir şey almak istiyordu. Meyra'nın dediği gibi hazır kutulara bakarken gözüne çarpan o hediye ile duraksamış ve sinsi gülümsemesini yaparak adama orayı işaret etmişti. Hediye paketi elinde ağzı kulaklarında otele geri dönerken saatin epey geçtiğini fark ederek adımlarını hızlandırdı. Etrafı dikkatle inceleyerek odasına girip kapıyı kapattığında odada yalnız olmadığını fark ederek panik olmuştu.
Mehmet'in sırtı dönüktü ama onu tanıması pek uzun sürmemişti.
"İki gram aklım var ona mı göz diktin vicdansız?" Bir süredir hep yan yana oldukları için aralarında ki samimiyet de arttığı için artık daha rahat konuşabiliyordu Güneş.
"Sen benim iki gram sabrıma göz dikmekle kalmayıp aldın ama ben bir şey diyor muyum?" Mehmet de tıpkı onun gibi rahat bir şekilde cevap vermişti.
"Ne yapmışım ben sabrına, ayrıca bu saatte rüyanda mı gördün? Hem, sen utanmıyor musun namuslu bir genç hanımın dairesine öyle aklına estiği zaman girmeye!" Diye sinirle söylenirken birden ses tonu yumuşamış ve "Ay sen yoksa Emir'le Ali'yi kıskandın ben de Güneş'in odasına mı gireyim dediinn?" Diye cıvıltı ile sormuştu.
"Senin sorularının ardı arkası kesilmeyecek, ama en önemli olanı senin için cevaplandırayım. Namuslu genç hanım odadan çıkarken kapısını kapatmamış. Kapısını çaldım, seslendim ama cevap alamayınca dün gece de kötü olduğun aklıma gelince odaya girdim. Seni göremeyince de merak edip beklemeye başladım. Sen de çok bekletmedin zaten teşekkür ederim"
"Rica ederim canım ne demek. Gördüğün gibi gayet iyiyim sen de emin olduysan gidebilirsin artık"
"Giderim gitmesine de sen bu saatte nerden geliyorsun?"
Elindeki paketi yukarıya kaldırarak "Bunu almaya gitmiştim" dedi
Kaşları çatılmış bir halde sormuştu Mehmet "Nedir o?"
"Aynı dili konuştuğun halde bir türlü iletişim kuramadığın insanlarla ilişki kurabilmeni kolaylaştıracak, yeni bir arkadaş aldım sana. Doğum günü hediyen canım nice mutlu yıllara" diyerek elindekini uzattı.
Güneş'in ne dediği hakkında hiçbir fikri olmayan Mehmet daha da merak ederek onun uzattığı paketi alarak açtı. Güneş yine yapmıştı yapacağını, onun hatası ondan normal bir davranış beklemekti. Önce açtığı pakete sonra tekrar Güneş'e bakarak
"Ayı.. Mor.. Bana?"
Sahte bir üzüntü ile dudaklarını büzen Güneş,
"Ayı değil ayıcık o bir kere. Beğenmedin mi? Oysa senin için sabah erkenden uyanıp bunu bulmak için dolaşmıştım. Yalnız kalınca sana arkadaş olur diye düşünmüştüm. Ne yapalım, beğenmedin madem ver bir çocuğa sevinsin. Şimdi çık lütfen dışarıya eğitim için hazırlanmam gerek" diyerek onu açıklama bile yapmasına izin vermeden odadan göndermiş ardından da kahkahayı basmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYÂL-İ GERÇEK (TAMAMLANDI)
Random"Esmer Güzelim" diye seslenmişti genç adam Yıllar sonra duyduğu o ses tonuna ve hafızasından silmek için gecelerce uykusuz kaldığı o seslenişe kalbinin çarpıntısına engel olamadan bakmıştı Meyra. Bileklerinden kuvvetin çekildiğini ise elinde tuttuğu...