Selaaaammmm... Kısa bir aradan sonra uzun bir bölümle geldim yine. Hayat koşuşturmasının içinde durup, dinlenip nefes aldığım yerde olmak oldukça keyif verici. Benim yazarken tebessüm ettiğim bir bölüm oldu umarım sizler de okurken tebessüm edersiniz :)
Keyifli okumalar diyerek sizi bölümle baş başa bırakıyorum...
Beyler ve Kızlar öğretmenler odasında oturmuş harıl harıl sınav kağıdı okuyorlardı.
Güneş ve Mehmet aynı anda başlarını kağıtlardan kaldırıp dakikalardır sabit kalmaktan tutulan boyunlarını hareket ettirirken göz göze gelince, Güneş kendisine bakıp göz kırpan Mehmet'e sırıtmaya başlamıştı.
Gözlerini etrafta gezdirirken bir köşede birlikte oturan Ali ve Nida'ya bakıp tebessüm etmişti. Çünkü Ali eline doğru cevapların yazılı olduğu bir kağıdı almış Nida'ya yardım etmek için tıpkı onların yaptığı gibi kafasını kaldırmadan sınav okuyordu.
Bakışları diğer tarafa yönelince kaşlarını çatmıştı. Çünkü bir haftadır soğuk savaş veren Meyra ve Emir hâlâ kararlarından vazgeçmemiş gibi görünüyorlardı. Koltuğun bir ucunda Emir diğer ucunda da Meyra oturuyordu. Emir ara ara kafasını çevirip Meyra'ya baksa da kendisinin inat keçi arkadaşı boynunun felç olma ihtimalini bile yok sayarak asla kafasını kaldırmıyordu.
Güneş'i izleyen Mehmet birden kaşlarının çatıldığını görünce O'nun baktığı tarafa bakıp gördüğüne şaşırmadığı o manzarayı görmüş ve onları konuşturmak için ayağa kalkarak odanın köşesinde bulunan çay makinasına gidip 6 tane çay doldurduktan sonra Güneş'e mesaj atarak Meyra ve Emir'in önünde duran masadan şekeri kaldırmasını istemişti.
Güneş Mehmet'in dediğini yapmıştı ama neden böyle bir şey yapmaya gerek duyduğunu anlamamıştı.
Çayları önce Nida ve Ali'ye veren Mehmet Güneş'le kendi çayını da masanın üzerine bıraktıktan sonra hiçbir şey söylemeden Meyra ve Emir'in de önüne çaylarını bırakıp yerine geçip fark ettirmeden onları izlemeye başlamıştı.
Mehmet bir iki ay önce parkta Emir ile dertleşirken Meyra'nın, çayı; yanında bir şey olmadan içerken 1 şeker, yanında yiyecek birşeyler varsa şekersiz içtiğini öğrenmişti. O yüzden şu an odada bulunan tüm şekerleri çay makinasının arkasına koymuştu. Biliyordu ki Meyra, Emir'in cevap vermesini istemediği için asla "Şeker nerde?" diye sormazdı. Emir de onun şekersiz içmesini istemeyeceği için mutlaka bir hamle yapacaktır diye düşünüyordu.
Ve tam olarak dediği gibi oluyordu. Emir de Meyra gibi şekeri arıyordu gözleriyle. Etrafta göremeyince hiçbir şey demeden dolabına doğru ilerleyerek Meyra'nın en sevdiği bisküvi ve krakerden çıkarıp açtıktan sonra masanın üzerine, çayın yanına bırakıp yerine oturduğunda Meyra tüm şaşkınlığı ile O'na bakarken, Güneş her zamanki gibi iç sesine hâkim olamayarak
"Yok artık! sen Meyra'nın çayı böyle içtiğini biliyorsun. Birde dolabında onun için bisküvi kraker mi saklıyorsun?" Diyerek Emir'e sormuştu.
Emir yakalanmış olmanın verdiği mahcubiyete kapılsa da
"Ben Meyra'nın her şeyini ezbere biliyorum. Onun için kalbimi saklamışım, iki krakerin lafı mı olurmuş" dediğinde Güneş
"Ooo. Yandı buralar yandı." Derken Meyra her ne kadar hayran olsa da Emir'e belli etmeye hiç niyetli değildi.
"Artık ne kadar kuytu köşeye saklamışsan, şimdi sunmak için bile bulamıyorsun kalbini" dedikten sonra çantasından çıkardığı çikolatayı açarak çayını yudumlamaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYÂL-İ GERÇEK (TAMAMLANDI)
Random"Esmer Güzelim" diye seslenmişti genç adam Yıllar sonra duyduğu o ses tonuna ve hafızasından silmek için gecelerce uykusuz kaldığı o seslenişe kalbinin çarpıntısına engel olamadan bakmıştı Meyra. Bileklerinden kuvvetin çekildiğini ise elinde tuttuğu...