Annem içeri girmeden önce doktor geri peruğunu takmıştı.
"Beni görmek istemişsiniz Doktor Bey." dedi annem.
Benim durumum için her anne gibi endişeleniyordu ve öğreneceklerinin ciddi bir durum olmamasını diliyordu.
Bu yüzünün her bir zerresinden belli oluyordu.
"Alya ile biraz sohbet ettik ve durumu beni biraz endişelendiriyor." dedi doktor.
Bu dediği ile gözlerim fal taşı gibi açılırken annem korku ile "Neyi var kızımın?" diye sordu.
Tamam, anneme bu olanları anlatıp deli konumuna giremezdi fakat bu kadar endişe uyandırması da iyi değildi.
"Şu sıralar Alya gibi birçok genç ilgi duyduğu veya bilgi sahibi olduğu konular hakkında halüsinasyonlar görüp geceleri kabuslar ile uyanıyor."
Annem doktorun bu dediği ile bir tık rahatlamıştı.
Sanırım bunun sebebi benim gibi başka gençler ile de sık karşılaşılmasıydı. Bu durumu normalleştiriyordu.
"Peki ne yapmamız lazım? İlaç mı yazacaksınız? Tedavi nasıl olacak? Kızım iyileşecek, değil mi?"
Annemin ardı ardına sorduğu soruların üzerine doktor "Daha başlangıç seviyesinde olduğu için oldukça şanslı. Alya gibi gençlerin bulunduğu bir yaz kampımız var. Eğer isterseniz Alya'yı bu yaz kampa alıp tedavisine başlayabiliriz." dedi.
Nasıl? Yaz kampı diye bahsettiği kamp yaz bitince beni bırakacak ve dışarıdaki etobur canlılar için tekrar yemek mi olacaktım?
Bunu doktora annem yokken ilk fırsatta soracağım.
"Bu çok ani oldu." dedi annem.
Böyle bir şey beklemediğine eminim. Sonuçta ben de beklemiyordum.
"Biliyorum fakat ne kadar erken tedavi o kadar hızlı iyileşme." dedi doktor.
Annem dolan gözlerinden yaş akmasın diye sakinleşmeye çalıştı. Bunu da derin nefesler alıp vererek başardı.
"O vakit kampa gitsin." diyen annem ile aklıma yeni bir şey geldi.
Ben on ikinci sınıftım. Neredeyse bir ay sonra sınavım vardı.
"Sınavım?" dedim sorarcasına.
"Hiçbir şey senin sağlığından önemli değil. Varsın bir sene okuluna ara verelim. Seneye girersin sınavına. Hem bir sene daha çalışmak belki senin için daha iyi olacak." dedi annem.
Haklıydı. Annem bilmiyordu fakat bir yanda ölüm bir yanda kamp vardı.
Doktor masasının üzerinden bir kağıt ve kalemi anneme uzattı ve "Adresinizi buraya yazar mısınız? Yarın ekip arkadaşlarım Alya'yı almak için gelir." dedi.
Annem şaşkınlıkla "Bu kadar hızlı mı?" diye sordu.
"Sağlığı için bu gerekli." dedi doktor.
Annem mecburiyetten dolayı kağıdı ve kalemi alıp adresimizi yazdı.
"Yarına kadar hazırlanırız." dedi annem.
Doktor gülümseyerek "Şimdiden geçmiş olsun." dedi.
Annem "Teşekkürler." dedikten sonra ofisten çıktı.
Annemin ardından ofisten çıkarken aklım kamp bitince bana ne olacağı idi.
Etobur canlılar beni yiyemeyecek miydi?
Herhalde bunu da düşünmüşlerdir. Yoksa kampta büyük sorun oluştururum.
Annemin konuşsa ağlayacak durumda olduğunu görmek canımı yaktı.
Bu hayatta beni tek üzen durum annem ve babamın canının yanması idi.
Bunun nasıl olduğu önemli değil. Fiziksel ya da ruhsal...
"Babamı arayalım mı?" diye sordum.
Annem bana güçlü görünmek için gülümsedi ve "Ara hadi." dedi.
Telefonumu arka cebimden çıkardım ve şifresini girdikten sonra rehberime girdim.
Babamı kaydettiğim isme baktım ve sırıttım.
"Hanımcı"
Babamı aradım ve telefonu hoparlöre aldım.
"Artık kitabın rehin değil. Akşam sana vereceğim." dediğinde güldüm.
"Şimdi doktordan çıktık. Dedim hemen aslan babamı arayayım."
Babam bu yağcılığıma güldükten sonra "Doktor ne dedi?" diye sordu.
"Tedavi için benim gibi halüsinasyon ve kabus gören gençler ile kampa girmemi istiyor." dedim
Babamın birkaç saniye sessiz kalışından şaşırdığını anladım.
"İşten izin alıp hemen eve geliyorum." diyen babama gerek yok diyecektim ki buna izin vermeden telefonu kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çember Kırılana Dek
FantasyMitolojik yaratıkların günümüzde de olduğunu hiç düşünmüş müydünüz? Peki mitolojik yaratıkları görememe sebebimiz gözümüzü kapatan bir perdeyse? Mitolojik yaratıkları gördüğünü söylediği için ailesi tarafından doktora götürülen Alya gözünde perde ol...