İnsafsız

3.2K 355 39
                                    

Aksel kızın yanına vardığında dolan gözler ile önünde eğildi.

"Bebeğim." diye acıyla kıza bakan Aksel'in bu kız ile arasındakilerini merak ettim.

Aksel bana daha önce Metehan'ın kendisini benden başka bir kız ile görmediği için heyecanlandığını söylemişti.

Şu anki durum ise bu dediğinin tersini gösteriyor.

Yine de Aksel'in o dediğinin kasti bir yalan olmadığını hissediyordum.

"Eğer yaşayan bir insan ile bir ruh temasa girerse sonuçları olur." dedi Metehan.

Aksel'e "Bu yaptığın tehlikeli." dedim. Aksel beni duymamıştı bile.

Kız kafasını yana doğru eğip gülümsediğinde aralarında güçlü bir bağ olduğunu fark etmiştim.

İkisinin arasında güçlü bir sevgi bağı vardı.

Aksel'in gözünden yaş akarken kızın kim olduğunu daha da merak etmiştim.

Kız ördüğü saçı bırakıp elini Aksel'e yaklaştırırken "Sakın!" diye bağırdım.

Tabii ki bağırmam bir işe yaramamıştı.

Kız, elini Aksel'in yanağına götürüp gözyaşını sildi.

Ortamda kısa bir süre sessizlik oluşunca bunun fırtına öncesi sessizlik olduğunu anlamıştım.

Bir anda çevrede sadece kemikten oluşan askerler çıkınca gerildim.

Askerler bize doğru yaklaşırken Aksel ayağa kalkmış, yanımıza gelmişti.

Gözleri hala kızdayken, kız yavaş yavaş silikleşmeye başladı.

Aksel "Nazlı'm." dediğinde kız ortalıktan kaybolmuştu.

Metehan "Şu an karşımızda duran askerler ile mi ilgilensen?" dedi sorarcasına.

Aksel yavaş yavaş kendine gelirken "Tamam." diye mırıldandı.

Askerler iyicene bize yaklaşınca biri elindeki mızrağı bize doğrulttu.

Köşeye sıkışmıştık ve bu kemikten oluşan askerler bize oldukça kötü bakıyordu.

Mızrağı ile bize zarar vereceğinde korku ile çığlık attım.

Hepsi korku ile durunca bu hoşuma gitmişti.

Sırıtarak "Öyle kalırsınız! Bir de mızrağını bize uzatıyorsun. Çıkışa gel oğlum!" dedim.

Aksel yalandan öksürünce ona anlamayarak baktım.

"Alya, arkana baksan fena olmaz." diye fısıldayan Metehan ile ne olduğunu anlamıştım.

Tedirgin dolu bir ses tonunda "Tam arkamda mı?" diye sordum.

Metehan ve Aksel "evet" anlamında kafalarını aşağı yukarı sallayınca sessizce yutkundum.

Arkamı döndüğümde beş metre uzunluğundaki siyah saçlı, sakallı adama baktım.

Asası ve tacından tanrı Hades olduğunu anlamıştım.

Hades bize bakmadan askerlere "Geri çekilin." dedi.

Adamları onu dinlerken Aksel yürek yemiş olmalı ki "Nazlı'yı tekrar görebilir miyim?" diye sordu.

Tanrı Hades hiç düşünmeden "Hayır." deyince "Vicdansız." diye mırıldandım.

Tanrı Hades beni ya duymadı ya da umursamadı, emin değilim ama hiçbir tepki vermeden "Gidelim." dedi.

Tanrı Hades yürürken arkasından hızlı adımlar ile yürüyorduk.

Metehan "Çok heyecanlıyım." diye mırıldandığında "Diğer tanrıları tercih ederdim." dedim.

Tanrı Hades ile büyük bir salona girdiğimizde durdu.

Tanrı Hades'in bir anda çevresini gri sisler ile çevrilince merakla ona baktım.

Sisler etrafından dağıldığında insan formuna girmişti.

"Neden diğer tanrıları tercih edeceğini öğrenebilir miyim Alya?" diye sordu tanrı Hades.

İsmimi söylemesi başta tuhaf gelse de sonradan onun bir tanrı olduğunu ve bu tür şeyleri bileceğini hatırladım.

Çekinmeden "İnsafsız bir tanrısın." dedim.

Aksel susayım diye gözlerini bana diktiğini onu umursamadan.

"Kimseyi tanımadan yargılamamalısın." dedi tanrı Hades.

"Zaten öyle yapmıyorum." dedim.

Tanrı Hades bu dediğime gülerken "Beni nereden tanıdığını öğrenebilir miyim?" diye sordu.

"Olimposlular için uzun ve detaylı araştırmalar yapmıştım. Başta favorimdim, yalan yok. Sonra karın ile evlendiğinde insafsız kişilere dönüştünüz." dedim.

Tanrı Hades "İstediğini düşünmekte özgürsün." derken bana tuhafça bakıyordu.

Bu beni rahatsız ederken Aksel'e doğru sokuldum.

"Ee aç mısınız?" diye soran tanrı Hades'e "Yemekten çok daha önemli mevzular var." dedi Aksel.

Onun aksine Metehan aç aç tanrı Hades'e bakıyordu.

Tanrı Hades de bunu fark etmişti.

"Yemek yerken bunu konuşabiliriz." dedi tanrı Hades.

Çember Kırılana DekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin