Daha önce duymadığım güzel sesler ile gözlerimi açtım. Neyin sesi olduğunu anlayamamıştım.
"Çınar Abi saat dokuz yönünden geliyorlar!" diye bağıran Aksel ile anlamayarak çevreme baktım.
Camdan dışarı baktığımda gördüğüm siyah kanatlı kadınlar ile çığlık attım.
"Günaydın!" diye bağıran Metehan'a cevap bile veremedim.
"Bunlar da kim?" diye bağırdım.
"Titanların yeni hediyesi: Sirenler."
Aslı Abla'nın verdiği cevap ile kaşlarım çatıldı.
Benim bilgime göre Sirenler, Sirenum Scopuli denen bir adada yaşayan deniz yaratıklarıydı.
Oralarda dolaşan denizciler, sirenlerin söylediği şarkıdan büyülenip gemilerini kayalıklara doğru sürmüş ve sirenlere yem olmuşlardı.
"Bunlar deniz kızı değil miydi?" diye sordum.
"Deniz kızı yeni versiyonu, eski halleri ile kalanlar hala var." dedi Aksel.
"Eski halleri mi? Hiç duymamıştım." dedim.
Aksel, "Sirenler; kadın gövdeli, kuş kanatlı ve güzel sesli yaratıklardı. Sonrasında daha sebebi belli olmayan bir nedenden Kuzey'de evrim geçirdiler. O evrimden sonra birkaçı hariç hepsi yarı insan, yarı balık yani deniz kızı olmuş." dedi.
"Anladım." diye mırıldandım.
"Anlaman için daha iyisini yapabilirim. Şu an uçağa saldırıyorlar." dedi Aksel.
"Bir anlığına unutmuşum." dedim ve ayağa kalktım.
Camlardan gördüğüm Sirenler beni korkuturken neden ayağa kalktığımı anlayamamıştım.
Sonuçta uçağın içinde yapabileceğim bir şey yoktu.
Görünürde olan Sirenlerin hepsi aynı anda soldan uçağa vurduklarında dengemi kaybettim.
Aksel düşmeyeyim diye belimden tutup çekince göğsüne çarpmıştım.
Aksel ile göz göze geldiğimiz an utançtan yanaklarım kızardı.
"Gençler romantik anınızı bozmak istemem fakat bir sorunumuz var." dedi Çınar Abi.
Yere bakarak Aksel'den bir adım uzaklaştım.
Aksel ise Çınar Abi'ye "Ne sorunu?" diye sordu.
Aynı sıra uçağın içinde sesli ikazlar* başlamıştı.
"Sol kanat kırıldı. Yerlerinize oturun." dedi.
Korkuyla Aksel ile yan yana oturduğumuzda kemerlerimizi taktık.
Oldukça güçlü bir şekilde sallanırken "Galiba niye uçaktan korktuğunu anladım." diye fısıldadım.
Aksel bana baktı ve "Ciddi misin?" diye sordu.
"Evet." anlamda kafamı aşağı yukarı salladım.
Aksel bu dediğime cevap vermek yerine elimi tuttu ve gözlerini sımsıkı kapattı.
"Gençler şu an yapabileceğim hiçbir şey yok. Sadece sıkı tutunun." diyen Aslı Abla'nın sesi tedirginlik uyandırıyordu.
Camdan dışarı ani bir cesaret ile baktığımda denize doğru düştüğümüzü gördüm.
Ölme ihtimalimin oldukça güç olduğunu düşünürken sol gözümden bir yaş aktı.
Hızla düşüyorduk ve havadaki Sirenler bizi izliyordu.
Aksel'in elini sıkarken gözlerimi kapattım.
Bir anda basıncın değiştiğini hissettiğimde tek gözümü açtım.
Denizin içinde dururken neden içeri su sızmadığını merak ettim.
"Neler oluyor?" diye sordum.
"Gemi karaya doğru sürükleniyor." dedi Çınar Abi.
"Bu nasıl olabilir?" diye sordu Aslı Abla.
"Poseidon." dedim.
Denizlerin tanrısı, Poseidon.
Onun yaptığına emindim ama neden yapmıştı?
"Niye bunu yaptı?" diye sordum.
"Eğer savaşta titanlar seni yanında istiyorsa güçlüsündür. Tanrıların da seni istemesi garip değil." dedi Aksel.
Kıyıya vardığımızda Çınar Abi, "Herkes aşağı insin." dedi.
Onu dinleyerek aşağı indiğimizde sahildeydik.
"Şu an neredeyiz?" diye sordum.
Çınar Abi, "Turks ve Caicos Adalarından birinde." dedi.
"Coğrafya bilgim sıfırdır." dediğimde Aslı Abla, "Bermuda Şeytan Üçgeni'ne en yakın adadayız." dedi.
"Peki buradan nasıl Bermuda Şeytan Üçgeni'ne gideceğiz?" diye sordum.
Metehan dehşet ile "Asıl soru şu olmalı. Yemek nasıl bulacağız? Yoldaki tüm yemeklerim ıslandı!" diye bağırdı.
Aksel, derin bir nefes verdi ve "Şu an tek derdin bu mu? Uçak parçalandı!" diye bağırdı.
Onları umursamadan "Çantalarımız nerede?" diye sordum.
"Ben aldım ama biraz ıslanmış." diyen Çınar Abi ile "Önemli eşyalarımıza bakalım." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çember Kırılana Dek
FantasyMitolojik yaratıkların günümüzde de olduğunu hiç düşünmüş müydünüz? Peki mitolojik yaratıkları görememe sebebimiz gözümüzü kapatan bir perdeyse? Mitolojik yaratıkları gördüğünü söylediği için ailesi tarafından doktora götürülen Alya gözünde perde ol...