Hızlı

2.7K 278 130
                                    

Otele girdiğimizde Metehan'a "Ne aldın? Açım." dedim.

"Pizza havayiyana deniliyor." diyen Metehan ile kahkaha attım.

"Pizza hawaiana olmasın o?" diye sordum.

"Ben de aynısı dedim." diyerek poşeti masanın üzerine bırakan Metehan'a "Peki, dediğin gibi olsun." dedim.

Poşetten pizzaları çıkarırken kokusu hoşuma gitmişti.

Ananaslı pizzayı daha önce üvey annemler ile denemiştim.

Anneme göre saçma bir pizza fikir olsa da babam beğenmişti.

Babam zaten annemin aksine yeni tatlar denemeyi severdi.

Pizzayı yerken Aksel bir bileklik kutusu verdi ve "Seninki." dedi.

"Teşekkürler." dedim ve kutuyu aldım.

Kutuyu açtığımda karşıma çıkan bilekliği sol bileğime taktım.

Aksel de sol bileğine bileklik takınca "Evet, şimdi ne olacak?" diye sordum.

"Düğmesine bassana." diyen Aksel'in dediğini yaptığımda kalp atışını hissetmeye başladım.

Bu beni heyecanlandırırken Aksel, "Kalbin hızlı atmıyor mu?" diye sordu.

"Normal hali o." dedim.

"Öyle olsun." diyen Aksel hafiften gülüyordu.

"Ben yine kimsenin kalp atışını duymuyorum." diyen Metehan'a Aksel, "Sen kalp atışını anlayamazsın, boşu boşuna ortalığı yaygaraya verirsin." dedi.

Metehan omuz silkip pizzasını yemeye devam edince gülümsedim.

Pizzamın çoğunu yiyince "Saat kaç?" diye sordum.

"Altıya geliyor." diye cevap verdi Aksel.

"Birkaç saat de olsun uyumak istiyorum." dedim ve ayağa kalkıp banyoya gittim.

Ellerimi yıkadıktan sonra üzerime baktım. Leş gibiydim.

Geri odaya döndüm ve "Aslında bir duşa girip uyusam daha iyi olacak." dedim.

"Kıyafet lazım mı?" diye soran Aksel'e "Bir tişört daha çalacağım." dedim.

"Dükkan senin." diyen Aksel'in çantasını açıp beyaz bir tişört aldım.

Duşa geri gittiğimde üzerimi çıkarıp banyodaki bornozu giydim.

Lavabonun giderini tıkadıktan sonra lavaboyu su ile doldurdum.

Üzerimden çıkardığım kıyafetleri açılmamış sabun ile çiteleyince güldüm.

"Türk olmak bunu gerektirir." dedim sırıtarak.

Aklıma gelen gerçekler gülümsememi soldurmuştu.

Türk değildim, daha doğrusu galiba Türk değildim.

Poseidon'un dediğine göre annem Olimpos'a gittiğimde orada olacaktı.

Yani annemin Türk olması tuhaf olurdu.

Belki babam Türk'tür. O zaman niye babamla yaşamak yerine Poseidon beni yetimhaneye bırakmıştı.

Yine kafam allak bullak olmuştu.

"Olimpos'a gidince gerçekleri öğreneceksin, Alya. Sakin ol." diye kendimi sakinleştirmeye çalıştım.

Kıyafetlerimi güzelce yıkadıktan sonra iyice sıkıp kapının arkasına astım.

"En kötü kurutma makinesi ile kurularım." diye içimden geçirdikten sonra duşa girdim.

Sımsıcak uzun bir duş aldığımda rahatlamıştım.

Bornozu geri giydiğimde duvarda asılı olan kurutma makinesi ile çamaşırlarımı kuruladım.

Çamaşırlarımı ve Aksel'den tırtıkladığım beyaz tişörtü giydikten sonra eşofmanımı ve Aksel'den diğer aldığım siyah tişörtü kurumaya bıraktım.

Banyodan çıktığımda "Yıkanacak bir şeyiniz var mı? Evet, otel odasında çamaşır yıkadım." dedim.

Aksel ve Metehan'a baktığımda iki kişilik yatakta uyuyakaldıklarını gördüm.

Bu hem komiğime hem de hoşuma gitmişti.

Aksel benim yatağıma yüzüni döndürmüş, uyuyordu.

Metehan ise kendi tarafında değil de Aksel'in tarafında, Aksel'in yastığında Aksel'e sarılmış uyuyordu.

"Salaklar." diyerek gülerken Aksel gözlerini araladı.

Uyku sersemi "Bir şey mi oldu?" diye soran Aksel'e "Yok, sen uyu." dedim.

Aksel baştan aşağı beni süzdüğünde üzerimde sadece onun tişörtünün olması hoşuna gitmişti.

"Çok yakışmış." dediğinde "Sağ ol. Hadi sen uyu." dedim.

Aksel beni kafası ile onaylar onaylamaz gözleri kapandı.

Aksel'e çekinerek yaklaştım ve yanağından öpüp "İyi geceler." diye fısıldadım.

Yatağıma oturdum ve saçlarımın ıslak olmasını umursamadan yatağa uzandım.

Birkaç saat sonra yola çıkacaktık ve yolumuz on saatten fazlaydı.

Büyük ihtimalle tüm yolu uyuyarak geçirecektim ama yola çıkmadan önce de dinlenmek istiyordum.

Aksel'e doğru döndüm ve onu inceledikten sonra gözlerimi kapattım.

Çember Kırılana DekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin