"Oha yılana doğru koşmam bile kaçmasına sebep oldu." diyen Metehan kendi kendine övünürken hala kıpırdamamıştım.
Aksel, "Alya, iyi misin?" diye fısıldadığında "Bilmiyorum." diye mırıldandım.
Aksel, göğsüne dayanmış olan kafamı merhametle okşadı ve "Tamam, geçti. Hepimiz iyiyiz." dedi.
"Python bizi ısırmak için çok yaklaşmıştı." dedim.
Aksel içimi ısıtmak için gülümsedi ve "Sonuç olarak hepimiz iyiyiz." dedi.
"Doğru." diye fısıldadım.
Aksel çantasından bir termos çıkardı ve kapağını açıp bana uzattı.
"Su kendine gelmeni sağlar." dedim.
Hiçbir şey demeden suyu aldım ve büyük bir yudum aldım.
"Daha iyi misin?" diye soran Aksel'e "İyiyim." dedim.
"O zaman artık yerden kalkabiliriz." diyen Aksel ile yerde oturmuş, onun göğsüne yaslanmış şekilde durduğumu fark ettim.
"Şey, evet. Pardon." dedim ve hızlıca ayağa kalktım.
Aksel de ayağa kalkınca Metehan bize bakarak sırıttı ve "Yılanı nasıl kaçırdım, gördünüz mü?" diye sordu.
"Elbet senin de katkın olmuştur fakat yılanın gitme sebebi farklıydı." dedi Aksel.
"Biri tarafından yönlendiriyor gibiydi." dedim.
Aksel beni onaylayarak "Öyleydi." dedi.
Ortamda kısa bir sessizlik oluştuktan sonra Aksel "Yola devam etmemiz lazım." dedi.
"Şimdi Mersin'e mi gidiyoruz?" diye sordum.
"Evet." diyen Aksel ile heyecan dolu bir ses tonunda "Ne ile gideceğiz?" diye sordum.
"Uçak."
Aldığım cevap ile yüzüm düştü. Sonuç olarak yaşadıklarımızdan sonra olağanüstü bir yaratık ile gideriz, diye düşünmüştüm.
Aksel bu durumu fark etmiş olmalı ki gülerek "Hayallerini yıktığım için özür dilerim." dedi.
Benimle dalga geçmesinden dolayı gözlerimi kıstım ve "Şerefsiz." dedim.
Hakaretim Aksel'in hoşuna bile gitmişti. Bu dediğime gülerek yürümeye devam etti.
Arkasından ona yetiştim ve "Uçak falan diyorsun da para nasıl olacak?" diye sordum.
"Sentor sabah verdi." deyince "Oha zengin mi?" diye sordum.
Aksel bu dediğime gülerek çantasından para torbası çıkardı.
"Sınırsız para torbası." dedi.
Hayretle "Yani bu torbadan istediğin kadar para alabilir misin?" diye sordum.
Aksel "Evet." deyince "Süpermiş." dedim.
"Şimdi yapmamız gereken tek şey havaalanına sağ salim ulaşmak." dedi Aksel.
"Phthon ile savaşırken sırt üstü sert düştün, canın yanmıyor mu?" diye sordum.
"Önemli bir şey değildi." diyen Aksel'e "Öyle gibi gözüküyordu." dedim.
"Bir de yara var mı diye bakıp zaman kaybetmeyelim." dediğinde konuyu kapatmaya çalıştığını fark ettim.
İnsanların bu tür hislerini rahat kavrayabiliyordum ve şu an Aksel'in canı yanıyordu.
"Sen bilirsin." dedim ve bilerek sırtına dostça birkaç kez hafifçe vurdum.
Aksel yüzünü buruşturunca "Biliyordum!" dedim.
"Madem biliyorsun, niye vuruyorsun lan?" diye sordu Aksel.
"Başta kabul etseydin böyle olmazdı." dedim.
Aksel derin bir nefes alırken kesilmiş olan ağaçtan kalanı gösterdim ve "Geç, şuraya otur." dedim.
Aksel bu sefer sözümü dinleyip ağacın kesilmiş gövdesine oturduğunda "Böyle neyin var diye bakamam." dedim.
Aksel hiçbir şey demeden tişörtünü çıkarınca ağzım açık kaldı.
"Sinek girecek, kapat o ağzını." dedi Aksel.
Kendimi toparlarken "Sadece ağız egzersizi yapıyordum." dedim.
"Kesin öyledir." diyerek dalga geçen Aksel'e cevap vermeden arkasına geçtim.
Sırtının birçok yerinde yara oluştuğunu gördüğümde "İyi ki önemli bir şey yok." dedim sinirle.
Aksel bana cevap vermeyince "Çantandan termosunu versene. Ondaki su soğuktu." dedim.
Aksel dediğimi yaptığında termosun ağzını açtım ve yavaşça yarasının üzerine döktüm.
Aksel bir anda ayağa kalktı ve "Bak ben iyiyim, yolumuza devam edelim." dedim.
"A... ama yaran?" dedim sorarcasına.
"Önemli değil." diyerek tişörtünü giyen Aksel tuhaf davranıyordu.
Sanki hatırlamak istemediği bir anısını hatırlamıştı da unutmak için bulunduğumuz durumu bozmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çember Kırılana Dek
FantasyMitolojik yaratıkların günümüzde de olduğunu hiç düşünmüş müydünüz? Peki mitolojik yaratıkları görememe sebebimiz gözümüzü kapatan bir perdeyse? Mitolojik yaratıkları gördüğünü söylediği için ailesi tarafından doktora götürülen Alya gözünde perde ol...