Çember Kırılana Dek

Belirlenmiş

"Alya, hadi uyan. Geldik." diyen Aksel ile gözlerimi araladım.

Uçağın penceresinden dışarıya baktığımda havanın karardığında gördüm.

Şaşkınlıkla "Kaç saattir uyuyorum?" diye sordum.

"Altı, yedi saat oldu." diyen Aksel ile "Oha." dedim.

Theia gittikten sonra hızlıca toparlanıp havaalanına gitmiştik.

Şimdi ise İngiltere'ye ,Eastbourne'na, varmıştık.

Merakla "Saat kaç?" diye sordum.

"Onu beş geçiyor." diyen Aksel ile ayağa kalktım.

Denildiği gibi on saat, yirmi dakikada varmayı başarmıştık.

Aksel çantasını aldıktan sonra birlikte uçaktan indik.

Havaalanından çıkarken "Şimdi ne yapacağız? Hemen uçuruma gidelim." dedim.

"Bu saatte orada kimse yoktur." diyen Metehan'a "Zaten amaç da kimse yokken gidip almak değil mi? Hani ta bulutların içinden bir anahtar alacağız." dedim.

"Mantıklı dedin." diyen Metehan'ın ardından Aksel'e baktım.

Aksel, "Evet, bir taksi ayarlasak iyi olur." deyince heyecanla "Gri kardeşler iş görür mü?" diye sordum.

"Hayır, o çatlaklar bizi öldürür." diyen Metehan ile "Hadi ama kaç kez ölüyorduk. Hem o an yaşadığın aksiyon sonrasında çok eğlenceli oluyor." dedim.

Aksel ve Metehan birbiri ile bakışırken birçok insanın bana baktığını hissediyordum.

"Ayrıca çocuklar insanların olmadığı bir yerde durmak istiyorum." dedim.

Aksel de "Bu elbise ile yola çıkmaman lazımdı." deyince "Elbise hoşuma gitmeye başladı ama." dedim.

"O elbisenin gücünü unutuyorsun." diyen Aksel'e sadece sırıttım.

Aksel onaylamayarak kafasını sağa sola sallarken yolda çok tanıdık bir taksi durdu.

Taksinin ön camı açılınca ön tarafta oturmuş üç kardeşe baktım.

Pemphredo, "Bizi çağırmak için adımızı söylemeniz yeterli olur." dedi.

Enyo, "Biniyor musunuz?"diye sorduğunda "Ee hadi." dedim.

Metehan arka koltuğun kapısını açıp içeri geçtikten sonra taksiye bindim.

Aksel de taksiye binip kapıyı kapattığında hepimiz kemerlerimizi taktık.

"Nereye gidiyoruz?" diye sordu Deino.

"Beachy Head'e." dedim.

Deino gülerek "Orada çok intihar olur, güzel seçim." dediğinde gerildim.

Beachy Head hakkında biraz araştırma yapmıştım.

Beachy Head; İngiltere'nin güney sahilinde, Seven Sisters'ın hemen doğusunda, East Sussex'in Eastbourne kasabası yakınlarındaki kalker bir burun.

Denizden yüz altmış iki metre kadar yükselen burun, Britanya'nın en yüksek kalker uçurumuymuş.

Yüksekliğinden dolayı, Dünya'nın en çok intihar edilen yerlerinden biri olmuştur.

Enyo, "Hareket ediyoruz!" demesi ile arabayı çalıştırdı.

Sırtım sertçe koltuğa çarptığında yüzümü buruşturdum.

"Sevgili yolcularımız, lütfen arabaya ceset düşürmeyin!" diye duyuru yapan Pemphredo ile Metehan kaşlarını çattı.

"Daha önce bagajda ceset unutulmuş, umursama." dedim.

Metehan korkuyla "Ne!" diye bağırırken Aksel, "Çok bilgilisin." dedi.

"Ben de bir şeyler biliyorum." dedim.

Gittiğimiz hızdan ötürü elbisemin etek kısmı havalanmaya başlayınca elimle etek kısmını tuttum.

Aksel'in kalbinin hızlandığını bileklikten hissedince utandığımı hissettim.

Aksel tereddütle bana bakarken ona döndüm.

Aksel'in kulakları kızarırken önüne dönmesi istemsizce gülümsememe sebep olmuştu.

"Vardık!" diye bağıran Enyo ile Aksel, "Borcumuz ne kadar?" diye sordu.

Pemphredo bana baktı ve "Onun gibilerden ücret almayız." dedi.

Sinirle "Siz de mi kim olduğumu biliyorsunuz?" diye bağırdım.

Deino, "Bu taksiye günde binlerce yolcu biniyor ve bazılarının ağzı hiç de sıkı değil." dedi.

Metehan bana baktı ve "Galiba bir ikimiz bilmiyoruz." dedi.

"Sen de yakında öğrenirsin. Şimdi lütfen taksiden inelim." dedim.

Aksel beni dinleyerek taksiden indiğinde onun ardından aşağı indim.

Kimliğim herkes için sır olsa hiçbir sorun yapmazdım fakat neredeyse ben hariç herkesin bilmesi sinir bozucuydu.

Metehan da taksiden indikten sonra aynı hızla uzaklaştılar.

Önümüzdeki uçuruma baktığımda hayranlıkla "Çok güzel." dedim.
(Medyaya uçurumun bir fotoğrafını bıraktım.)

Arkamda hissettiğim sıcak hava ile gözlerimi yumdum.

Yavaşça arkamı döndüğümde gördüğüm yaratık ile belirlenmiş geleceğin değiştirilemeyeceğini anladım.