"Alya, hadi uyan."
"Abi kız benden bile ağır uyuyor."
"Boş yapma Metehan!"
"Ne? Yalan mı? Sabahtan beri uyandırmaya çalışıyoruz. Uyanmıyor."
"Uyanır şimdi."
"Ölmüş olmasın?"
"Metehan saçma sapan konuşma sana şuradan bir vuracağım..."
"Tamam be sustum."
Gözlerimi zorlukla açtım ve başımda bekleyen ikiliye baktım.
"Günaydın!" diye bağıran Metehan'ın aksine yorgun bir ses ile "Günaydın." dedim.
"Hazırlanıp gitmemiz gerekiyor." dedi Aksel.
Yatakta doğrulurken "Saat kaç?" diye sordum.
"Dört."
Aksel'in verdiği cevap ile neden uykumu alamamış gibi hissettiğimi anladım.
Metehan ve Aksel'in suratına bakarak "Benim lavaboya gitmem gerekiyor." dedim.
Kamp içerisinde adım atmam tehlikeliydi, uçarak da gidemeyeceğime göre birinin götürmesi gerekiyor.
Metehan gözlerini kaçırarak "Ben yol için yemek hazırlayayım." dedi ve odadan neredeyse koşarcasına çıktı.
Aksel derin bir nefes verdi ve beni yavaşça kucağına aldı.
Kollarımı boynuna sararken "Teşekkür ederim." dedim.
"Zorunluluk." demesinin üzerine ses çıkarmadım.
Banyoya geldiğimizde "Sadece elimi
yüzümü yıkayacağım." dedim."Yıka o zaman." diyen Aksel'e "Senin kucağında dururken nasıl yıkamamı bekliyorsun?" diye sordum.
Aksel cevap vermeden kısa bir süre durdu.
Sonrasında beni yere indirmeden belimden tuttu ve aynı bir bebekmişim gibi dizimin arkasından tuttu.
"Bebek miyim ben?" diye sordum.
"Aslında olabilirsin." diyerek gülen Aksel ile gözümü devirdim.
Şu an bir annenin küçük bebeğini tuttuğu gibi tutuyordu beni.
Bu durumu daha fazla umursamadan suyu açtım ve elimi yüzümü yıkadım.
Elimi yüzümü silmek için havluya ulaşmak istesem de ulaşamadığım için "Havluya ulaşamıyorum." dedim.
Aksel dizimin oradaki elini çekti ve havluyu alıp yüzümü kendi sildi.
"Bebek kısmı şakaydı!" dedim bağırarak.
"Aman benim küçük bebeğim huysuzlanır mı? Agucuk." diyen Aksel'e gözlerimi kısarak baktım.
O ise bu durumdan oldukça hoşnuttu.
"Beni geri odaya götürür müsün?" diye sordum.
"Tabii." diyerek beni geri odaya götüren Aksel beni yatağa bıraktığı sıra kızardığımı hissettim.
Aksel de bu durumu fark etmişti fakat sadece kendi kendine gülmek ile yetinmişti.
Dolabının içinden siyah bir sırt çantası çıkardı ve "Lazım olan tüm eşyalarını çantaya koy. Sonra çıkacağız." dedi.
"Tamam." dedim ve Aksel'in elinden siyah sırt çantasını alıp yatağın üzerine koydum.
Valizimi de yataktan kalkmadan yanıma çektikten sonra valizimi yatağın üzerine kaldırdım.
Çantanın içine aldığı kadar çok kıyafet sıkıştırdım ve birkaç ıvır zıvır koydum.
Aksel de ben tüm bunları yaparken beni izlemişti.
"Galiba hazırsın." diyen Aksel'e "Evet." dedim ve sırt çantasının kollarını omuzlarıma geçirdim.
Aksel yanıma yaklaştı ve iki kolunu açarak "Atla." dedi.
Buna gülerek kucağına atladım ve bacaklarımı beline sardım.
Kollarımı da düşmemek için boynuna dolarken "Gidebiliriz!" dedim.
Odadan çıkmamız ile kapının dibinde duran Metehan ile karşılaştık.
"Bizi dinlemeye çalışman çok ayıp."
Metehan bu dediğime sırıtarak "Sadece amca olup olmadığıma emin olmak istedim." dedi.
Aksel ile durduğum pozisyon zaten utanmama sebep oluyordu.
Metehan'ın bu dediği patlıcana dönüşmemi sağlamıştı.
"Metehan salak salak konuşma." diye onu uyardı Aksel.
Yine de bir kere utanmıştım ve Metehan'ın bu dediği aklımdan çıkmazdı.
"Sizi ciddiye alamıyorum." diyerek giden Metehan'ın ardından Aksel "Onu umursama, sadece heyecanlı." dedi.
"Yolculuk için mi? Ben daha çok korku hissediyorum." dedim.
Aksel gülümseyerek "Hayır, ilk kez beni bir kızla vakit geçirirken görüyor." dedi.
Bu cevabına ne diyeceğimi bilemezken sessizce yutkundum.
Aksel de sohbeti uzatmadan Metehan'ın ardından yürüdüğünde tebessüm ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çember Kırılana Dek
FantasyMitolojik yaratıkların günümüzde de olduğunu hiç düşünmüş müydünüz? Peki mitolojik yaratıkları görememe sebebimiz gözümüzü kapatan bir perdeyse? Mitolojik yaratıkları gördüğünü söylediği için ailesi tarafından doktora götürülen Alya gözünde perde ol...