Karıştırmıştı

2.8K 307 77
                                    

"Acıktım." diye sızlanan Metehan'a "Ormandan yiyecek bulabilirsin." dedim.

Metehan sorarcasına "Sen?" dedi.

"Aksel'i bekleyeceğim." dedim ve denizi izlemeye devam ettim.

Ayaklarıma değen sular garip bir şekilde hoşuma giderken gözlerimi kapattım.

Metehan'ın yanımdan ayağa kalktığını hissettiğimde derin bir nefes verdim.

Metehan'ı bırakmayacağımı söylemiştim.

Ayağa kalktıktan sonra üzerimdeki kumları silkeledim ve arkamı döndüm.

Kafasını hafif sağa yatırmış, gülümseyerek bize bakan Aksel'i gördüm.

Yüzümde istemsiz bir gülümseme oluşurken sarılmak için ona doğru birkaç adım attım.

Metehan koşarak Aksel'e sarıldığında yerimde kalmayı tercih ettim.

Aksel, Metehan'ın iyi olduğunu fark ederek mutlu olmasını görmek hoşuma gitmişti.

"Yaran nasıl iyileşti?" diye Metehan'a soru yöneltti Aksel.

Metehan, "Alya baygınken bana tekboynuzlu at kanı içirmiş." dedi.

Aksel bana şaşkınlıkla bakarken yanıma geldi ve "Tekboynuzlu bir at öldürmedin, değil mi? Bir tekboynuzlu atı öldürmek lanetlenmene sebep olur." dedi.

"Sadece yüzeysel bir çizik atmam gerekti. Hem Poseidon'un hem de tekboynuzlu atın rızası vardı." dedim.

Aksel az da olsa rahatlarken bana sarıldı. Ben de kollarımı ona dolarken gülümsedim.

"Ölümsüz olacağını biliyor mu?" diye fısıldayan Aksel'e "Biliyor ve şu anlık havalı olduğunu düşünüyor." dedim.

Aksel sessizce "Bizim, hatta tüm çevresindeki insanların ölümünü görecek." dedi.

"Biliyorum ama yapabileceğim başka bir şey yoktu." dedim.

"Anlıyorum, en doğru kararı vermişsin." diyen Aksel'den bir adım uzaklaştım ve "Bekletilmeyi sevmem demiştim." dedim.

"Deniz fazla durgundu ve tanrı Poseidon'un beni umursadığını sanmıyorum. Yüzerek gelmem gerekti." dedi.

"Diğerlerini gördün mü? Kaptan Chen ya da mürettebattan biri?" dedim.

"Kaptan Chen de dahil olmak üzere geldiğim yerde beş kişi var." diyen Aksel ile "Geriye kalanlar da ya Kraken'e ya da denize yem olmuştur." dedim.

"Maalesef öyle." diyen Aksel'e "Ee daha ne bekliyoruz? İkinci anahtar olan zoı anahtarını almalıyız." dedim.

Aksel yerdeki çantasını alıp sırtına geçirdi ve "O zaman yürümeye başlayın." dedi.

"Ama ben açım!" diye bağıran Metehan'a "Yolda yiyecek bir şeyler buluruz." dedim.

Metehan alt dudağını aşağıya doğru kıvırırken "Peki." dedi.

Aksel, giydiğim tişörtünü fark edecek mi diye ona göz ucuyla bakarken bu hareketimi fark ettiğini hissettim.

"Tişörtüm yakışmış." diyerek sırıtan Aksel'e "Biliyorum." dedim.

Aksel, verdiğim bu egoist cevaba şaşırırken gülümsedim.

"Ne kadar tatlı oldunuz, yiyeyim mi sizi?" diye soran Metehan'ın kurduğu cümle ne kadar şirin gözükse de hissettikleri yamyamlığa daha yakındı.

"Sakin ol, Metehan. Sana yemek bulacağız." dedim.

"Hatta bulduk da diyebiliriz." diyen Aksel'in baktığı yöne döndüğümde nektar ağacı ile karşılaştım.

Nektar ağacını görmek benim de iştahımı açarken "Gece hiç uyuyamadık ve bulutsuz bu havada Güneş sıcaklatmıştı. Kısaca ben de nektar istiyorum." dedim.

Aksel ağacın gövdesindeki çıkıntıya basıp dalına çıktığında iki nektar koparıp Metehan'a verdi.

"İki yetmez." diyen Metehan ile Aksel bir nektar daha koparıp verdi.

Metehan iştahla nektarını yerken "Beni de bir tane kesmez." dedim.

Aksel bu isteğine gülerek iki nektar da bana verince "Teşekkürler." dedim.

Aksel, "Rica ederim." dedikten sonra daldan kendisi için de bir nektar koparıp aşağı indi.

Ben nektarımı yerken Aksel, "Nektarı çok seven birkaç kişi daha görmüştüm." dedi.

"Kimlermiş onlar?" diye sordum.

"Boşver, saçma bir benzetmeydi." diyerek konuyu kapatan Aksel ile onu zorlamadım.

Çevrenin yeşillik içinde olması ilgimi çekerken "Denizin altından çıkması ile bu kadar yeşermesi çok güzel, değil mi?" diye sordum.

"Evet, tanrı Poseidon işini biliyor." diye beni onaylayan Aksel'in kafasını bir şey karıştırmıştı, bunu fark etmiştim.

Çember Kırılana DekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin