Çember Kırılana Dek

Kraken

Üçümüz  birlikte odadan çıktığımızda tüm mürettebatın oradan oraya koştuğunu gördük.

Gemi bir sağa bir sola şiddetle sallanırken Aksel, Kaptan Chen'e "Neler oluyor?" diye bağırdı.

Bağırma sebebi diğer türlü sesini duyuramayacak olmasıydı.

Kaptan Chen bize bakmadan "Misafirimiz var." dedi.

"Ne misafiri?" diye sordum.

"Kraken."

Aldığım cevap ile tüm tüylerim diken diken oldu.

Kraken, denizlerin korkulu canavarı.

Kraken, devasa bir ahtapot olarak veya kalamar olarak tanımlanabilir.

1180 yılından itibaren Norveç kıyı halkına korku salmış olan bu deniz camvaeı öylesine büyükmüş ki vücudunu kara sanıp demir atmaya çalışanlar, hatta gemisi ile birlikte bütün olarak yutulanlar olmuş.

Kollarıyla oluşturdupu dalgalar sayesinde gemileri devirir, çıkardığı ses dalgaları ile oktanusun dibinde depremlere sebep olurdu.
(Daha iyi hayal edin diye medyaya görsel bıraktım.)

Bilimsel ismiyle Architeuthis dux, Kraken’in kökenini oluşturan canlı olarak kendine bilimde ve mitolojide yer bulabilmişti.

Hakkında araştırmalara devam eden bu deniz yaratığı hakkında bilim insanları on sekiz metre uzunluğunda olduğunu, hayvanlar aleminin en büyük gözüne sahip olduğu gibi bilgilere erişebilmişti.

Bahsedilen devasa gözleri derin sularda dahi net görebilmesini sağlamakta.

Öyle ki, doğadaki en başarılı serbest dalıcılardan biri olarak bildiğimiz İspermeçet baliansı ile aynı derinlikte, ondan kaçarken kayıda geçmiştir.

"Balıklar ile beslenmiyor muydu, bu canlı? Bizden ne istiyor?" diye sordu Metehan.

Korkudan hafifçe titriyordu ve bunu onu gözlemleyen herkes fark edebilirdi.

"Kraken'i üç ay önce balık yakalarken görüldüğünü duymuştum. Acıkmıştır." dedi Kaptan Chen.

Kraken'in, yakaladığı balıkları anca üç ayda sindirebildiğini duymuştum.

Hatta balıkları kendisine çekip avladığını okumuştum.

Nasıl mı?

Midesinde kalan, sindiremediği kısımları denize kusar ve çevresindeki suyu bulanıklaştırırmış.

Oluşan kokuya yeni balıklar gelince onları midesine indirirmiş.

Evet, mide bulandırıcı fakat etkili bir yöntem.

Bu yöntemden Kraken'in bölgesine girip bir araya giren balıkları toplayan balıkçılar da faydalanırmış.

"Ne yapacağız?" diye sordum.

"Daha önce Kraken ile karşılaşmadım. Kaptan Chen'i dinleyip kendimizi korumaktan başka çaremiz yok. Ben gidip işe yarar silahlar bulayım." dedi Aksel.

Endişeyle "Çok dikkat et." dedim.

"Siz de öyle." diyerek mahzene inen Aksel'in ardından çevremdeki olayları incelemeye başladım.

Kaptan Chen, mürettebatına "Sanki size para veriyormuşum gibi çalışın!" diye bağırırken yanına çıkmıştık.

Şaşkınlıkla "Hiçbiri maaş almıyor mu?" diye sordum.

"Küçük hanım, bunların hepsi aranan suçlu. Onlar benim adıma gemide çalışıyor, ben de içki sağlayıp gemimde tutuklanmalarını engelliyorum." dedi Kaptan Chen.

"Ne iyi anlaşma." diye mırıldanırken Kaptan Chen "Sıkıca tutunun." dedi.

Onu dinleyerek merdiven korkuluğuna tutunduk.

Bizim tutunmamız ile geminin dört bir yanından devasa boyda ahtapot kolları yükseldi.

Herkes nefesini tutarken Kraken birkaç saniye durdu.

Olasılık vermesem de geri çekilmesini umut ettim.

Kolları ile gemiye vurunca tüm mürettebat kaçışmaya başladı.

Kaptan Chen, "Sizi korkaklar, mahzene inin ve topları doldurup ateş edin!" diye bağırdı.

Hepsi onu dinleyerek aşağıya kaçarken Kraken bazılarını yakalayıp suyun altına çekti.

Bu durum beni daha da korkuturken "Aksel, nerede kaldı?" diye sordum.

Metehan, "Bilmiyorum." dediğinde "Ona bakmaya gideceğim." dedim.

"Sizin yerinizde olsam bunu yapmazdım." diyen Kaptan Chen'i dinlemeden merdivenlerden indim ve güvertenin oraya bıraktığım çantamdan Aslı Abla'dan kalan halatı aldım.

Aşağıya inecekken Kraken tam Dibimde olan gemi direğini kolu ile kırdı.

Direğin altında kalmamak için koşarken vücudumu saran kol ile korkuyla çırpındım.

Kraken, koluyla beni havaya kaldırırken kolumun çevresinden beni tuttu diye elimdeki halat ile ona vuramıyordum.