"Teyze, Allah rızası için kapa telefonu, sal beni!" dedim dayanamayarak. İnce sesli ve arada istemsizce çocuk sesine dönen, benden sadece beş yaş büyük baş belam 2 saat boyunca konuşmuş, şimdi de zorla yemek yaptırmaya çalışıyordu. Kapatsın diye acıktım demiştim ve bunu dediğime bin pişman etmişti...
"Çarparım ağzına Batu malı. Yap lan yemek."
"Mercimek çorbası değil bu yapayım, ben nereden bileyim sulu köfte yemeğini Fatma teyze ya." dedim.
"Anlattım beynini klozete düşürüp üstüne şifon çeken avanak. "
"Tamam, sen konuşuyorsun arkadan ben odaklanamıyorum. Not aldım zaten, sen kapat. Yapacağım ve sonra sana fotoğraf atacağım yaptım diye."
"İnanmıyorum sana pis çocuk."
"Valla o yemek yapılacak teyze, sadece kapat. Beynim şişti..." dedim isyankâr bir şekilde.
"Tamam kapatıyorum ama eğer o yemek yapılmasın evini basar eziyet ederim sana Batu." dedi biricik minnak teyzeciğim. Gereksiz bir cümle değildi bu, dediğini yapan bir insan olduğu için tehdidini dikkate almıştım.
"Tamam tamam, kapatıyorum, öptüm yumuşacık yanacıklarından. " dedim en sevecen ses tonumu kullanarak.
"Ben de öptüm manyak bebeğim." Telefon kapandığında beyaz kulaklığı kulaklarımdan çıkardım.
Kulaklarım ağrımıştı artık. Onunla konuşmayı çok sevsem de telefon ile konuşmak eziyetti benim için. Konudan konuya geçen biriydi ve her anlattığı konuyu yaşayarak anlattı için heyecanını gizleyemiyor, durdurmaya çekiniyordum. Aramızda az bir yaş olsa bile saygı duyduğum ve değer verdiğim kişiydi. Gerçi aile üyelerimin hepsine değer veriyordum. Benim küçük psikopat ailem.
Birlikte büyüdüğüm kız, yeri geliyor benimle aynı yaş oluyordu, yeri geliyor benden büyük ve teyze görevini yerine getiren oluyordu ve yeri geliyor benden küçük oluyordu. Deli dolu bir insandı kısacası. Başım sıkıştığı anda direkt ona sığınırdım. Ondan akıl alır, ona derdimi anlatırdım. Şimdi düşününce ben tamamen minnak teyzemi örnek alıyordum.
Annem ve babam yurt dışında çalışmaya karar verdiğinde on dört yaşındaydım. Gitmek yerine anneannemlerde kalmayı seçmiştim. Bu yüzden Fatma teyzem ile fazlasıyla yakındım.
Annem ve babamın ilk zamanları yurt dışında bulunmaları beni yıpratsa da zamanla alışmıştım. Ki ailem benden uzak olsa bile ilgilerini üzerimden çekmemişlerdi. Yaz aylarında onlar gelirdi Türkiye'ye ya da benim kafam estiğinde yanlarına giderdim.
Elimde tuttuğum telefonu eşofmanın cebine koydum. Yine ailemi düşünürken bulmuştum kendimi. Bugün iki olmuştu bu durum. Sanırım özlemiştim onları. Neyse sınavlara az kaldığı için önce anneannemlere ardından annemlerin yanına giderim. Tezgâh üzerindeki malzemelere baktım. Sıksam yapamazdım bu yemeği.
Eğilip alt dolaptan tepsi çıkardım. Orta tencere dâhil bütün malzemeleri tepsiye düzüp elime aldım. Çok sevdiğim komşumdan rica edersem seve seve kabul ederdi.
Tepsinin ağırlığını tek koluma verirken zar zor dış kapıyı açtım. Elime anahtarı alıp cebime attım ve evden çıkıp kapıyı örttüm. Benim bir üstümde oturan komşu aşkımın yanına çıktım.
Zile basıp bekledim. Birkaç saniye sonra kapı açılıp esmer kız kendisini göstermişti. Gülümseyen suratı şaşkınlığa evrilirken, bunun nedeninin elimdekiler olduğunu tahmin etmek zor değildi.
"Selam benim koca yürekli, küçük fırtınam olan aşksurellam." dedim abartılı duygu ile.
Ada gözlerini devirdiğinde cıklamaya başladım. Ayıptı ama. Bu karşılaşmaya bu muamele yapılır mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Barutla Yan
Teen Fiction(bxb) -Düz yazı ve texting- Tamamlandı Biri öfkeliydi biri arsız, seviştiler ansız... Hiç Tanımaz Tenim Ellerini hikayesinin, Ertuğrul ve Batu'nun hikayesidir. Bağımsız okunabilir.