Hayatım boyunca hep sosyal bir insan olmuşumdur. Etrafımda durmadan eğleneceğim insanlar olup dolu dolu yaşamışımdır hayatı. Acısıyla tatlısıyla hepsini kabullenmiştim. Beni gören insan, hiç mi derdin yok, hep renklisin gibi cümleler kurarlardı, değişmezdi. Kelimeler değişirdi ama anlamları aynıydı. Ama şimdi, bir şeyin mi var, eskisi gibi değilsin gibi cümleler kurarak olan enerjimi sıfıra indiriyorlardı. Basit bir seçenek vardı aslında, seni bu hale getiren insanı hayatından çıkar.
Yapamazdım. Bu düşünce direkt kalbimi sıkıştırıyordu. Onsuzluğu korktuğumdan aklıma bile getiremiyordum. Aynı evin içinde tek başımıza olunca her şey güzel ilerliyordu. O ilgili, şefkatli adam oluyordu, beni sevip duruyordu. Bu yüzden hiç dışarıya çıkmak istemiyordum artık.
On dakikadır onu izliyordum yatakta. Onsuz geçen beş gün olayın üzerinden bir hafta geçmişti. Bir haftadır, durmadan arayıp bana gelmesini istiyordum. Benimle kalmasını uyumasını istiyordum. Okula gittiğimde arkadaşlarım ile sınıfta vakit geçiriyordum. Kendimi bu derece kısıtlamam cidden bunalıma sokuyordu beni. Bir yerde sinirli bir Ertuğrul çıkacak ve yine tartışacağız diye endişe edip duruyordum. Farkındaydım, bana iyi gelmiyordu. Ama görmezlikten gelmekte işime geliyordu. Ben taraftan böyle devam ediyordu süreç. Ertuğrul'da da değişiklikler vardı, deniyordu. Görüyordum. Zamanla düzelecek diyordum, bu süreç böyle devam etmeyecek diye kendime durmadan telkinler veriyordum. Umut ediyordum işte sadece.
Yüzü bana dönük olan uyuyan sevgilimin dağılmış dalgalı siyah saçlarına elimi attım ve okşadım. Elim kirli sakallarına gitti. Yanağını okşarken yerinde kıpırdanmaya başladı. Kaşlarını çatmıştı, kıkırdamamak için dudaklarımı birbirine bastırdım. Adam uyurken bile sinirliydi.
Bu sinir bende olsa dayanamazdım. Her gün öfke her gün öfke. Bu ne böyle...
Diğer tarafa döndüğünde çıplak sırtını izlemeye başladım. Havalar soğumaya başlamıştı ve ev sıcak olsa da üşütmesinden korkuyordum. Biraz deli yattığı için üstünü hep açıyordu esmerim ama itinayla üstünü çıkartıp uyuyordu. Hiçbir şekilde sıkıntıya gelemiyordu.
Bir iki dakika başını yastıktan kaldırdığında uyandığını anladım. Kısa süre sonra bana döndü. Ona gülümseyip, "Günaydın." dedim.
"Günaydın sarı." Dedi. Kolunu belime atıp kendine çektiğinde onu zorlamadan başımı göğsüne yasladım. Kollarını sıkı sıkı bana sarıp sarı saçlarımın arasına öpücük kondurdu.
"Ne zaman uyandın?" dedi uyku mağduru sesiyle.
"Yeni daha. " dedim. Hmladı.
"Bugün pazar bir şeyler yapar mıyız aşksurellam?" dedim başımı göğsünden çekip ona bakarak.
"Ne yapmak istersin?" Aklım sevişmeye gidiyordu, tövbe tövbe. Yok yok aktivite canım cinsel yanım unut onu.
"Bilmem, sizinkilerin işi var mı acaba, zaman geçirirdik." dedim.
"Sorarız." dedi. Sesi zayıf gelirken tekrar uyuya kalacağını anladım.
"Ya esmerim uyuma, kahvaltı yapalım kalk."
"Biraz daha bebeğim, biraz daha uyuyayım."
İkimizin arasında kalan ellerimi kullanarak onu itelemeye çalışıp, " O zaman beni bırak, kahvaltıyı kurayım." dedim.
Cıklayıp daha da sarıldı. "Nefes alamıyorum!" diye bağırdım.
Ertuğrul sonunda beni özgür bıraktığında yataktan doğrulup oturdum, kendi yastığımı elime alıp sırtına geçirdim. "Havyan seni." Dedim. Esmer sırıtarak elimdeki yastığı çekiştirdi ve sarılıp başını yastığa koydu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Barutla Yan
Teen Fiction(bxb) -Düz yazı ve texting- Tamamlandı Biri öfkeliydi biri arsız, seviştiler ansız... Hiç Tanımaz Tenim Ellerini hikayesinin, Ertuğrul ve Batu'nun hikayesidir. Bağımsız okunabilir.