1.BÖLÜM: "GİZEM"

1M 22.9K 12.3K
                                    

Multimedya: Su Yıldırım

Oradaydı.

Onu görüyordum.

Yeşil yapraklı, iri iri dalları olan eski bir ağacın altında, karanlığın el verdiği kadar onu görüyordum.

Tam 2 yıldır peşimdeydi. Benden ne istediğini bilmiyordum. Onu tam olarak görememiştim.

Geceleri ağacın altında pencereme bakıyordu. Yüzünü seçemesemde iri cüssesi fark edilirdi. Her gün İyi geceler mesajı atardı ve sabah uyandığımda günaydın mesajım kesinlikle vazgeçilmezdi. Artık alışmıştım. Zaten ya o mesaj atıyordu yada indirimli mağazalar.

Annem bana hamileyken babam çok yoğun olurmuş, Annem'in doğum zamanı geldiğinde babam evde yokmuş ve annem arayamamış bile, düştüğü yerde can çekişmiş. Babam eve geldiğinde yerde kanlı bir bebek ve annemin ağzından çıkan son kelimeler ile yıkılmış. 'Su..Su..' demiş annem, susamış olmalıydı. Babamda benim adımı 'Su' koymuştu. İsmimi seviyordum, Annemden bana ulaşabilen tek şeydi.

Geçen seneye kadar babam bana çok iyi bakardı fakat 15. Yaşımın ortalarında büyüdüğümü söyleyip beni bu şehre, Ankara'ya yollamış ve bir başıma sahipsiz bırakmıştı. Ne arıyordu nede soruyordu. Aramayı bırakın, Benimle görüşmüyordu bile.

Bir işe yerleştirmiş ve çalışmam gerektiğini söyleyip gitmişti.

Okul hayatıma gelince.

Erkek arkadaşım yoktu.
Ne zaman bir erkek yanıma yaklaşsa, ertesi gün ağzı burnu yer değiştirmiş bir şekilde yanıma gelip bir daha görüşmek istemediğini söylüyordu. Bunu yapanı bilmiyordum. Okulun ineği ben oluyordum sanırım. Eğer biryerlerimin görünmesi yada suratımda 3 ton makyaj olmadığı, ayrıca hergün başka bir çocukla okuldan ayrılmadığım için bana inek diyorlarsa ben inek olmayı tercih ediyordum. Sadece 2 yılım kalmıştı, Lise 3.sınıftım.

Babamı özlüyordum fakat oraya gelmemi istemiyordu.Telefonlarıma cevap bile vermiyordu. O kadar gereksizdim onun için, olmazsam da olurdu.

"Su, masa 8'e bak kızım."

Bu seslenen çalıştığım yerin tontiş sahibi Ahmet amcaydı. bana çok yardımı dokunuyordu, temiz kalpliydi.

"Hemen bakıyorum tontişim."

Masa 8'e sipariş ettikleri iki sıcak çikolatayı verdikten sonra tontiş ile vedalaşıp evime gitmek için yola koyulmuştum.

Karanlıktı sokaklar.

Yan tarafımda 25 yaşlarındaki kadın bir kız bebeğin sağ elini tutuyor, 30 yaşlarında olan adam ise sol elini tutup adım adım ilerliyorlardı. Yüzlerinde ise birer tebessüm vardı. onlar sokaktan dönünce fark ettim.

Sokağın ortasında durmuş ve dudaklarımdaki gülümseme ile onları izliyordum.

Acaba annem yaşasaydı babamla böylemi olacaklardı? Bilmiyordum.

Bunları düşünürken yüzümü ekşitmiştim. Babamın kollarındayken hissettiğim o güveni özlemiştim.

Eve vardığımda anahtarı takıp küçük ama bir o kadarda şirin olan salonuma girdim. Karanlıktı, ışığı açtım. Odama çıkıp üzerimi değiştirdim. Limon sarısı eşortmanımı düzelttikten sonra beyaz sporcu atletimin üzerine su yeşili ince hırkamı giydim.

Tercihim sadelikti. herşeyin sade ve dikkat çekmeyeni.

Mutfakta bir iki şey atıştırıp elime bir cips kasesi aldım. sade ve şirin olan çiçekli koltuğumda rahat bir pozisyon aldıktan sonra çokta büyük olmayan televizyonumdan 'Shut up flower boy band' dizisinin 5. bölümünde durdum. Yabancı dizileri severdim. Konusuda arkadaşlığı ve gayreti anlatıyordu.
bölüm bittikten sonra yorulduğumu fark etmiştim. Tam gözlerim kapanırken telefonum titredi. Kim olduğunu biliyordum. Aldım ve kilit ekranını açıp mesajımı okumaya başladım.

Gelen: gizemli insan

İyi uykular, Güzelim.

mesaj atmasını seviyordum. Benimle ilgilenen tek kişi oydu, Ama ona mesaj atmayada cesaret edemiyordum.

Belki daha sonra atmayı deneyebilirdim.

Koşarak odama gittim, ve cama yöneldim. Perdeyi aralayıp ağacın altına baktığımda onu fark edebiliyordum. Yüzünü net olarak göremiyordum ama seçebiliyordum. Beni görünce gülümsediğini gördüm sanki, Ama tam olarak algılanmıyordu. Sokak ışıkları gölge yapıyordu sadece yüzünde. Yavaşça elini kaldırıp salladı. Biraz tereddüt etsemde, elim benden habersiz yavaşça kalktı ve ona el salladı. Telefonum titrediğinde ondan mesaj gelmişti, açtım.

Gelen: Gizemli İnsan

Bana alışıyorsun, bu güzel. Ama şimdi uyumalısın, Su.

Camdan baktığımda bana Eli ile içeriye girmemi işaret ettiğini gördüm.

Kafamı 'Tamam.' anlamında sallayarak perdemi çekip yatağıma girdim.

İyi uykular ine- pardon, Su!

Kendi kendime gülümsedim..

KURTARICIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin