16.BÖLÜM: "TOKAT"

351K 13.6K 5.4K
                                    

Multimedya: Su Yıldırım

Sabah uyandığımda yanlızdım.Tabi bu Arda odaya dalana kadar sürmüştü.

"Hadi, yemeye gel."

Kafamı sallayıp onu onayladım ama dün olanlara aklım fena halde takılmıştı.
Mutfağa indiğimde kahvaltı hazırdı ve Uygar birkez bana bakıp önüne dönmüş buz adam ifadesini takınmıştı.
Benden nefret ediyordu, yapabileceğim birşey yoktu. Buradan gitmek sığıntı olmaktan kurtulmak istiyordum. Okulada gitmemiştim ve geleceğimi yok ediyordum. Bu durumu acilen düzene sokmalıydım.

İştahım yoktu, tabakla oynadım.
Uygar tabağıma baktıktan sonra bana sert bir bakış attı fakat birşey demedi.

"Evime gitmek istiyorum."

Aniden ortaya attığım bu sözler Uygarın hoşuna gitmemiş gibiydi.
Olumsuz birşey söylememesi için cümleme devam ettim.

"Evimi özledim. Dinlenmek istiyorum ve okulum var."

Büyük bir beklentiyle Uygara baktım.

"Tabağını bitir."

Bu benim istediğim cevap değildi ne yazık ki.

"Arda, bana yolu tarif edermisin lütfen?"

Masaya inen yumrukla bakışlarım Uygarı buldu.

"Tabağını bitir."

Sesi hareketine göre fazla sakindi. Kesinlikle bu çocuğun öfke problemleri vardı.
Ama beni yönetmesi artık sıkıcı bir hal almaya başlamıştı.

"Sana sormadım."

diye mırıldandım. Sadece mırıldanabilmiştim çünkü ondan korkuyordum.

"Bana sormadın,"

sesi sakin çıkmasına rağmen okadar ürkütücüydü ki, kafamı sallamakla yetindim.

Aniden yerinden fırladığında ben daha neyin ne olduğunu anlamadan kolumdan tutup merdivenleri çıkmaya başladı.
Arkamızdan Arda'nın sesini duyuyordum.

"Uygar saçmalama lan, birşey yapma kıza!"

bir an duraksayıp gözlerime baktı. Sanırım ağlıyordum. Ne olmuştu bir anda ? bu sinirde neyin nesiydi ? eve dönmek istemem normal birşeydi.

"Arda sesin çıkarsa bitersin."

Yüzüme bakarak söylediği bu sözler beni ürkütmüştü.
Bir düşünceyi kovar gibi kafasını salladı ve beni odaya ittirdi.

Dengemi zor sağlasamda bir salaklık yapmış ve ona tutunup düşmemiştim.
Saçmalıga bakın!
beni o ittiriyor ve ben ona tutunuyorum,Acizliğinde bu kadarı.

"Uygar kendine gel,"

fısıldamıştım. Onun sinirli hali korkunç oluyordu ve ben artık korkmak istemiyordum. Buradan kurtulursam kesinlikle ondan uzak duracaktım. Yanlız olsamda korkmam gereken birileri olmuyordu ve bu iyiydi.

"Kendimdeyim ben."

Sakindi.
Allah aşkına ne oluyordu böyle?
çıldırmak üzereydim.

Uygar tam bir Ruh hastasıydı!

"Ruh hastası!"

Yediğim tokatla dizlerimin üzerine düşmem bir olmuştu. Ağzıma gelen iğrenç bir sıvıyla dudağımın patladığını anlamıştım. Ama kalbimdeki acı dudağımdakini unutturmuştu.

Saçlarımı önümden çekip Uygara baktım.
Nasıl böyle kalpsiz olabilmişti?
Bana vurmuştu. Gerçekten, bana vurmuştu.

Ateş fışkıran gece karanlığı gözleri önce gözlerimle buluştu, hemen ardından dudağımın kenarına kaydı.

KURTARICIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin