50.BÖLÜM: "NEFRETİNİ KUS" (I)

273K 9K 2.1K
                                    

Multimedya: Su Yıldırım (Sarah halpin)

Karanlık güzeldi.

Göğsümün üzerinde uyuyan adam daha da güzeldi.

Karanlık Uygar yüzünden mi güzeldi, Yada Uygar karanlık yüzünden mi güzeldi bilmiyordum.

Tek bildiğim Uygar hep güzeldi. Her zaman.

Ağlamıştı.

Öyle sessiz öyle sakince ağlamıştı ki.

Sırtım yatak başlığına yaslıydı ve siyah elbisem hâlâ üzerimdeydi. Uygar'ın da üzerinde takım elbiseleri duruyordu.

Kolları bedenime sarılırlen yüzü göğsümün hemen üzerindeydi. Kirli sakalları biraz canımı yakıyordu ama önemsemiyordum.

O eski depoda siyah gözlerinde devrilmişti bütün duyguları. Enkazda kalmıştı Uygar. Kendi enkazında. Ailesinin ona kurduğu bu komplodan galibiyet ile çıksa da bu karanlık odada, yarım yamalak ona sarılı olan kollarımın arasında enkazlarını eritmiş ve bir iki damla su olarak gözlerinden akıtmıştı.

Daha da güçlü kalkacaktı. Biliyordum.

Göz yaşlarına karşılık kan akıtacağını tahmin ediyordum. Sanki düşüncelerini okuyor gibiydim. Bunu ondan öğrenmiştim.

Sarhoş olmasada sakince yatıyordu sadece. İçkiyle değil de, duygularıyla sarhoş olmuştu o bu gece.

Küpesiyle oynadığım parmaklarım yavaşça saçlarına kayarken, onunda eli bacağıma gitmişti.

"İyi misin?" dedim, sessizce konuşmaya çalışırken.

Şuan ne yapmam gerektiğinide bilmiyordum. Uygar'dı bu, ne yapacağı, nasıl tepki vereceği belli olmuyordu.

Karanlık yetmiyormuş gibi siyah perdeler vardı camlarda.

Yatağın hemen yan tarafında olan camın perdesi hafif açıktı, oradan gelen küçük bir ışıkla görebiliyordum Uygar'ı.

Kafasını göğsümden kaldırıp alnıma yaslarken elleri iki yanımda duruyordu.

"Def olup git." dedi fısıldarken.

Onu bu halde görmemi istemiyordu büyük ihtimalle. Peki, kelimeleri neden 'kal' der gibiydi?

"Üzgünüm, gitmeyeceğim."

"Senden nefret ediyorum." dedi, elleri saçlarımı kavrarken.

"Ama ben seni seviyorum."

Onu bu halinden kurtarmak için canım istense verirdim. Öyle kötüydü ki, kalbim sızlıyordu onun için.

"Beni affet." dedi.

Öyle büyük bir bunalımdaydı ki, kelimelerinden anlayabiliyordum bunu. Öyle tuhaf diyaloğumuz vardı ki onunla. Bana ne kadar kötü şeyler söylese de aslında neler söylemeye çalıştığını biliyordum. Onu bunları anlayacak kadar tanışmıştım bu zaman içinde.

Def olup git. Beni bırakma.

Senden nefret ediyorum. Seni seviyorum.

Beni affet. Benimke kal.

Sabah kadar bile hiç kıpırdamadan böyle kalabilirdim. Onun yanında.

O iyi olur muydu o zaman?

Yüzümün hemen yanında, her nefes aldığında dudakları dudaklarıma hafifçe sürten Uygar'a baktım.

KURTARICIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin