Multimedya: Su Yıldırım
Neden bu kadar çok seviyordum onu?
Çünkü hata yaptığım zaman bana kızacak bir babam yada Annem yoktu, Uygar vardı.
Hayatımda sadece Uygar Aral vardı, buna rağmen kimsesiz gibi de hissetmiyordum, Yalnızda ve mutsuzda.
Bütün gece boyunca telefon görüşmeleri yapmış, Görüşme sırasında benim sürekli açılan üzerimi kapatmış, Arada biraz sigara içmiş, Ve Babam'ı hapisten çıkarmalarını isteyip şikayetini geri çekmişti.
Telefon görüşmelerinde sürekli 'Göhkan' denen bir adamın ismi geçmiş ve Uygar'ın küfürleri de ön planda bulunmuştu.
Sabaha doğru ise Uygar babasının gerçekten Ankara'da yaşadığını öğrenmiş ve hiçbir tepki vermeden telefonu kapatıp yanıma usulca yatmıştı.
Yıkıldığını görebiliyordum, Dışarıdan bakınca görünmüyordu ama gözlerinin tam içine baktığımda görebiliyordum.
Uyumadığımı fark etmemesi için hiç gözlerimi açmadım ama yanaklarıma tuzlu sular düşmüştü. Çok ağlıyordum, Çocuk gibi. Bunun farkındaydım ama yapacak birşeyimde yoktu.
17 yaşında bir kız, Annesi ölmüş Babasının ne hâlde olduğu belli değil, Şu sıralar hayatı olan adam bunalım içinde.
Bu durumda elimde olan tek seçenek ağlamak değil miydi? Bende tek seçeneği kullanıyordum.
Kendim için ağlamıyordum bu sefer, Onun için.
"Güzelim,"
diye fısıldadı o sıkıntılı hâline rağmen bana yumuşak davranıp yanağımı okşarken.
"Neden ağlıyorsun?"
Gözlerimi aralasamda onun gözlerine bakamamıştım. Acıtıyordu çünkü, onu öyle görmek içimde bir yerleri sızlatıyordu.
"Çünkü sen ağlamazsın, Senin yerine ağlıyorum."
Gözlerini kapatırlen mırıldandı,
"Benim için birşey yapmak istiyorsan, Sadece yanımda ol ve ağlama."
***
Elimdeki kırmızı rujla parmak uçlarımda yürüyerek Uygar'a yaklaştım.
Adamım, Bu ruj sana çok yakışacak!
Yatağa çıkıp sessizce ona doğru uzandım ve ruju dudağına yaklaştırdım. Haince sırıtarak dudağına değdireceğim an Uygar yüz ifadesini bozmadan yavaşça gözlerini araladı.
Hemen elimi saçlarıma götürdüm.
"Şey.. Bu sabah saçlarım nasıl görünüyor? Çok mu uzamış? Biraz kestirsem mi?"
Yüzünde hiçbir duygu barındırmıyordu, Harekette etmiyordu.
"Saçların güzel. Şimdi, elindekini ver."
dedi, Uykulu sesiyle.
"Hangi elimdekini?"
dedim salak gibi sırıtırken.
"Hemen."
Yüzümü buruşturup elimdeki ruju ona uzattım.
Anlayamadığım saniyeler içinde Uygar kolumdan tutup beni üzerine çekti.
"Canın yaramazlık istiyor demek?"
dedi, Soru sorar gibi bir ses tonuyla.
"Yapalım o zaman."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARICIM
Genç KurguOnun gri kaldırımda oturup sigara içmesini bekleyen küçük kızdım ben. Bakışları bana döndüğünde 'Acaba ne için kızacak?' diye kendini korkutan Ufaklıktım ben. Gülümsediğinde ona hayran olan, onun güzelliğinden canı yanan biriydim ben. Bana sarıld...