49.BÖLÜM:"GÖZYAŞI"

247K 9.5K 2.6K
                                    

Multimedya: Uygar Aral

Izdırap, hüzün, çaresizlik, öfke, güç ve günahkârlık.

Şuan ki durumumuza göre, her yanımızı karanlık duygular ele geçirmişti.

"Biraz yavaşla." diyerek mırıldandım, arabayı deli gibi kullanan Uygar'a.

Beklediğim gibi.

Beni dinlememişti.

Hemen arka koltuğumuzda, yüzü gözü kan içinde elleri bağlı olan yaşlı bir adam vardı.

Gittiğimiz bar da Uygar bu yaşlı adamı bulmuş ve kendinden geçene kadar yumruklamıştı.

Ben ne yapıyordum, biliyor musunuz?
Uygar'ı engellemek için ona doğru ilerlediğim de iki adam tarafından tutulmuştum. Kimse onu engellemiyordu, beyaz gömleğinin bazı yerleri yerde yatan yaşlı adamın kanlarıyla ıslanmıştı.

"Kal lan ayağa!" diyerek bağırdı, uygar.

Uygar'ın kimseye sebepsiz yerede saldırdığını görmemiştim ama, bu yaşlı adam ona ne yapmış olabilirdi ki?

Bu adam Uygar ile sokakta kavgaya giren adamdı. Onu çok iyi hatırlıyordum.

Yaşlı adam arkada kıvranırken ben kapıya yapışmış Uygar'dan olabildiğim kadar uzakta duruyordum.

Canavar gibi görünüyordu, canavar!

Kolundaki saate kaydı gözüm. Gece iki-üç arasıydı. Yollarda mı sabahlayacaktık böyle?

Eski bir deponun önünde durmuştuk.
İki depo karşılıklıydı ve Uygar'ın babası beni kaçırdığın da sağdaki depoya getirmişti, renginden ve kapısından hatırlıyordum.

Uygar yaşlı adamı saçlarından tutup solda ki depoya doğru ilerlemeye başladı.

Ne yapacaktık orada? Uygar'ın sinirli haline güvenmiyordum, her şeyi yapabilirdi.

Deponun kapısında durdu ve yavaşça kafasını bana çevirdi. Yerimde duruyor, depoya doğru adım atmıyordum.

"Buraya gel." dedi, tıslayarak.

Banada tıslıyor. Kesin öldürür. Kolumu bacağımı da ormanlıklara atar. Belki de yamyam bir aile bulup etlerimi bağış olarak verir.

"Su!" diye kükremesiyle yerimde zıpladım.

Gitmek istemiyordum, neden zorluyordu?

Korkarak bir iki adım attığımda oda önüne dönerek içeriye girdi.

Peşinden de ben..

"Tek kelime eksik anlatırsan, bırak seni sülaleni sikeceğim. Anladın mı?" dedi, yaşlı adamı yere fırlatırken.

"Anlatmayacağım." dedi adam.

Hadi ama amca! Canına mı susadın?

Panikle Uygar'a baktım. Ben adamı öldürür zannederken o sakince güldü.

"Biliyorum." dedi arabaya doğru ilerlerken.

"Bu yüzden sana küçük bir süpriz hazırladım, Bay orospu çocuğu."

Uygar'a doğru bir iki adım attım. Ama üçüncü adımı atmama bakışları engel olmuştu.

Ne yapacaktım? Çaresizdim.

Bagajdan bir şişe çıkardı.

"Benzin işe yarar." dedi, şeytani gülümsemesiyle.

Neden Uygar?

KURTARICIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin