Multimedya : Su Yıldırım
"Peki sen Baba? Beni neden sevmediğini söyle."
Bugün ne çalar saat ile nede cama atılan top ile uyanmıştım.
Çünkü bugün Cumartesiydi ve daha sabah bile olmamıştı, saat 05:30 du. bugün, herkesin sevdiği ama benim nefret ettiğim gün. kimsem yoktu çünkü. Onların ailesiyle geçirecekleri mutlu bir cumartesi günü varken benim yalnız, kimsem olmadan gecirecegim bir cumartesiydi. O kadar yalnız hissediyordum ki bu şey nasıl ifade edilir bilmiyordum. Tek istediğim ölene kadar ağlamaktı. Bu duygunun adını bilmiyordum ama gözlerimden benden habersiz yaşlar geliyordu. Beyaz eşofman takımlarımı acaleyle üzerime geçirip saçlarımı özensiz ördüm ve pembe kulaklığım ile telefonumu alarak arka bahçeye gidip çimenlere uzandım. Saat daha erken olduğu için her yer sessizdi ve daha güneş doğmamış gök yüzü karanlığını koruyordu. Kulaklığımı takıp en sevdiğim şarkıyı açtım.
〰〰〰
Kalbimin derinlerinde bomboş bir dünya var.
Kurtar beni..
Karanlığa hapsolmuş yalnız gözler.
Elimi tutacak birisi varmı ki ?(School 2015 ost Tiger jk.Ft. Reset)
Kulaklığı çıkartıp fırlattım.
Canım yanıyordu.
Acı her yerdeydi sanki. Dinlediğim müzikte, Giydiğim giyside, yediğim yemekte, mutlu olmaya çalıştığım hergünde. Hıçkıra hıçkara ağlamaya başladım. Babamı istiyordum. Bunun yaşla bir alakası olmadığını şimdi daha iyi anlıyordum.
Babam canımın yanmasına sebep olurken ben canım yandığı için ağlarken bile 'Baba,babam!" diyerek ağlıyordum. Acı beni öldürecek boyuttaydı, Acı katlanabileceğim dereceyi geçmişti.
Boğazımı yırtarcasına ağladım.
ARDA'DAN
Su'ya bakmak için gönderdiğimiz çocuklardan bir tanesi beni arayıp Su'yun bahçede kriz geçiriyor gibi ağladığını ve babasını sayıkladığını söylemişti. Birgün bunun olacağını biliyordum. Babası'nın onu yanına almama nedeni büyük bir mafyanın peşinde olması. Ben tam bilmiyorum, ayrıntısına kadar bilen Uygar. Tayfa, Uygar'ı uyandırmaya korktuğu için beni arıyordu, Fakat konu Su ise Uygar çok ilgili davranıyor onlar bunu bilmiyordu.
"Bir saatlik uykuylayım, önemli birşey için aramadıysan, bittin."
"Su, bahçede kriz geçiriyor ve babasının ismini sayıklıyorm -"
telefon yüzüme kapandığında Uygar'ın hemen Su'yun yanına gideceğini adım gibi biliyordum.
***
Genç adam giysilerini üzerine geçirdiği gibi arabaya fırladı. Gazı kökledikten 5 dakika sonra Su'yun oturduğu Apatmanın ön tarafındaydı. Arabadan inip arka bahçeye geçti. Yerde gözleri kapalı Elindeki fotoğrafa gerçek bir insanmış gibi sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlayan ve 'baba,' diye sayıklayan bir Su ile karşılaşınca kalbine bir ağırlık çöktü. zaman kaybetmeyip yanına ilerledi. Sonra dizlerinin üzerine çöktü.
"Su,"
Su, transa geçmiş gibi ağlamaktan başka hiçbirşey yapmıyordu. Genç adam ne yapacağını bilmesede Su'yu kucaklayıp odasına götürdü. Kızı yatağa oturtup baş ucundaki sudan içirdi.
Su'yun ağlamaktan yorulan gözleri yavaş yavaş ağırlaşırken Genç adam onu yatırıp ince pikeyi üzerine örttü.
Kolunu çekeceği sırada Su'yun koluna sarılması ile donup kaldı.
Kalbinde oluşan şeye anlam veremedi, Adam.
Kalbindeki şey Acı değildi, üzüntü değildi, acıma duygusu hiç değildi. Anlayamıyordu. Belkide bunların hepsinin birleşip oluşturduğu bir sızıydı. Evet, kalbi sızlıyordu. Küçük kızını bu denli ağlatıp canını yaktığı için babasının eceli olmak istiyordu ve böyle birşey bir daha olursada o it herifin canını alıp eceli kesinlikle kendisi olmayı düşünüyordu.
Su'yun ağzından çıkan kelimeler şeytani düşüncelerini susturmayı başardı.
"Gitme, tamam mı?"
Yutkundu adam, ilk defa bu kadar yakındı o minik kıza, gitmemek elbette işine gelirdi. Su görmesede kafa salladı.
"Gitmem, uyu hadi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARICIM
Teen FictionOnun gri kaldırımda oturup sigara içmesini bekleyen küçük kızdım ben. Bakışları bana döndüğünde 'Acaba ne için kızacak?' diye kendini korkutan Ufaklıktım ben. Gülümsediğinde ona hayran olan, onun güzelliğinden canı yanan biriydim ben. Bana sarıld...