Multimedya: Uygar Aral
Tüm gün Uygar ile dün gece dağıttığı evi toplamıştık.
Uygar kadar söylenen bir insan daha görmemiştim."İş yapıyorum lan!"
Mesela bu kelimeyi en az beş defa söylemişti.
Kendin dağıttın kendin topla kuralını gerçekleştiriyordu.
Neymiş efendim, Arda yaparmış !
Tabii Arda bunu duyunca zavallım üzerini bile değiştirmeden eski sevgilisinin yanına kaçmıştı.
Giderkende dualar ediyordu, kızın çok konuşmaması için.Şuan ise işlerimizi bitirmiş, banyolarımızı yapmış ve karnımızı doyurup kendimizi yatağa atmıştık.
Işık yakmamıştık. Pencerenin tülü açıktı ve yıldızlar odayı aydınlatıyordu. Uygar kollarını kafasının altına koymuş tavanı izleyerek birşeyler düşünüyordu.
Bende onu taklit edip kollarımı kafamın altına koydum ve tavanı izleyerek Kutay'ı düşündüm.
Bugün onu aramıştım ve nasıl olduğunu sorduğumda İyi olduğunu ama bir süre buralara uğramayacağını, ayrıca beni çok özlediğini söylemiş benim nasıl olduğumu sorgulamıştı.
"Ne düşünüyorsun?"
Gelen ses Uygar'dandı.
Bu ses çok tuhafıma gidiyor iliklerime korku yayıyordu.
Tanımlamaya çalışırsam, Buz gibi sert ve sorduğu sorunun cevabını bekleyen emredici bir ses."Söylemeyeceğim,"
Kaşlarını çattığını hissetmiştim.
"Sen bana hiçbirşeyini söylemiyorsun ama.."
Diye mırıldandım.
"Hakkımda birşeylerimi merak ediyorsun?"
İnsanın sesinde biraz merak gizli olurdu.
Ama O insan değildi ki!
O Uygar Aral dı.
Her zamanki sessiz, soğuk ama bir okadarda korkutucu olan yaratık.
Çünkü bir insan bu kadar kötülüğe rağmen mükemmel bir güzelliğe sahip olamazdı."Ediyorum, hem de çok."
Bir kaç saniye anlamını cözemediğim bir bakış atıp tekrar kafasını öne çevirdi.
"Sor."
şaşırmıştım ama bu fırsatı değerlendirecektim.
"Annen nerede?"
Sesli bir nefes verdi.
Bu konu hoşuna gitmemiş gibiydi."Öldü."
"Ya Baban?"
"Yok, diğer soru."
"Kardeşlerin var mı?"
"Yok, varsada bilmiyorum."
Hiçbirşey anlamamıştım, doğruyu söylemek gerekirse kafam dahada karışmıştı bu cevaplarla.
"Kaç yaşındasın?"
"24"
Aramızda 7 yaş vardı ve bu onun benden katlarca tecrübe kazandığını yüzüme çarpıyordu.
Kim bilir 24 yıllık hayatında neler yaşamıştıda, hayat onu bu hale getirmişti.
Onun için içim sızlamıştı."Sevgilin falan yokmu? Çok başı boşsun, Ondan soruyorum."
Bu sorunun cevabından korkuyordum. Sanki 'Var.' derse oturup sabaha kadar ağlayacakmış kadar kötü hissetmiştim.
Yüz ifadesi aynıydı. Ne olursa olsun umursamaz takılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARICIM
Teen FictionOnun gri kaldırımda oturup sigara içmesini bekleyen küçük kızdım ben. Bakışları bana döndüğünde 'Acaba ne için kızacak?' diye kendini korkutan Ufaklıktım ben. Gülümsediğinde ona hayran olan, onun güzelliğinden canı yanan biriydim ben. Bana sarıld...