Kırk dakika süren otobüs işkencesini başarıyla atlatıp eve gelmiştim. Ayak tabanlarım uzun süre ayakta durmaktan sızlamaya başlamıştı ama ayakta durarak kalori yaktığımı düşündüğüm için bu yorgunluk koymuyordu.
Eve girer girmez Şirin abla kapıya gelmişti ve geniş bir tebessüm ederek iyi olup olmadığımı sormuştu. Şirin abla, haftada iki kez eve gelen çalışanımızdı. Evi çekip çevirip sonra da giderdi. Annem ve babam çalıştığı için ve bende de temizliğe yanaşacak huy olmadığı için Şirin ablayı işe almıştık ve onu çok seviyordum. Benim biricik ablamdı o.
"Kuzum aç mısın? Hemen ekmek arası bir şeyler yapayım istersen." dedi Şirin abla.
Hemen reddettim. "Odama çıkıp duş alacağım abla. Çok sağ ol, tokum." dedim ve yanağına bir öpücük kondurup odama çıktım. Ahşap merdivenleri hızlıca çıkıp nabzımın hızlanmasını sağladım. Böylece daha rahat kalori yakabilirdim. Bugün yediğim yarım paket bisküviyi yakmak için duşa girmeden önce egzersiz de yapmam gerekiyordu ayrıca.
Odamın kapısını açar açmaz üzerimdeki tişörtü çıkartıp kirli sepetime attım. Şortum pek ıslak değildi bu yüzden onu şimdi çıkarmadım. Boy aynamın karşısına geçip bedenimi incelemeye başladım. Tombul yanaklar... Kalın kollar... Kalın bel... Belirgin basen... Kalın bacaklar...
Tırnaklarımı avuçlarıma batırıp arkamı döndüm ve çekmecemdeki atlama ipini öfkeyle elime aldım. Nefeslerimi kontrol etmeden hızla zıplamaya başladım ve bin kez atladıktan sonra dermanı kalmayan ayaklarım beni daha fazla taşıyamadı, parke zemine çöktüm.
"Zayıf bir kız olman lazım Elfida."
"İnsanlar sende kusur bulmamalı Elfida."
"Bak Hayat ne kadar zayıf. Arkadaşların onları nasıl beğeniyorlar... Seni de beğenmeleri lazım."
"Sence o bisküvinin kalorisini yaktık mı dersin?"
"Akşam yemeğinde ne olacak? Kalorisini hesaplamamız lazım..."
Susmuyordu. Zihnimdeki sesler hiçbir zaman susmuyordu. En olmadık yerde, en olması gereken yerde her zaman konuşuyorlardı ve ben hâlâ alışamamıştım. Normal miydi bu? Zihnimdeki bir sesin bende sürekli kusur bulması ve o kusuru gidermediğim sürece beni sürekli rahatsız etmesi normal miydi? Normalse diğer insanlar bu seslerle nasıl başa çıkıyor, bilmek isterdim.
Çöktüğüm yerden kalktım ve kısa bir duş aldım. Uzun süre kalınca aç olan midem error veriyor ve tansiyonum düşüyordu. Bu yüzden temizlenip çıktım ve bornozumla beraber yatağıma yattım. Nefeslerim hızlanmıştı ve düzene girmesini istemiyordum. Düzene girdiğinde çok yavaş atıyordu çünkü.
Telefonumu elime alıp bir şarkı açtım ve sosyal medyada dolanmaya başladım. Arkadaşlarımın hepsi buluşmuştu ve Hayat da oradaydı. Üzerinde kırmızı ve salaş bir elbise vardı. Saçları çok güzeldi ve fiziğine hayran kalmamak elde değildi. Bu yüzden arkadaş grubumun gözdesi de oydu. Bir de benim en yakın arkadaşlarımdan biriydi tabii.
Sesli bir iç çektim ve başımı yastığa gömüp gözlerimi kapattım. Şarkı çalmaya devam ediyordu ve etmeliydi de. Zihnimdeki sesleri bastırabildiğim tek şey, şarkıydı. Sonsuza kadar müzik dinlemeliydim ve susmalıydılar.
Şirin abla, annem ve babamın geldiğini, yemeğin hazır olduğunu söyleyene kadar öylece yatmış ve uyumuştum. Üzerimi değiştirip aşağı indiğimdeyse annemin tam karşısına geçip oturdum. İkisi de konuşmadan yemeklerini yiyordu. Normal bir yemekti işte. İletişim yoktu. Günümün nasıl geçtiğini sormak yoktu. İyi miydim bugün, canımı sıkan bir şey olmuş muydu? Bilmek istemiyorlardı. Şayet isteseler de anlatmazdım zaten. İyi değildim ve nasıl iyi olunur unutmuştum. O yüzden kimse bana nasıl olduğumu sormamalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEMİKLERİNDE CENNET | Yarı Texting (Tamamlandı)
Lãng mạnİnsanlar konuştukça ben sustum. Ben sustukça konuşmaya zorladılar. Yargılar dinmeyince kendi mahkememi kurdum ve en ağır cezayı kendime verdim. Bu kadını yarattım ve kemiklerim sayılırken her bir kemiğime imzasını atan adam, kemiklerimde kendi ce...