17 ♪ Silinmesin İzleri, Gizlenmesin Katillerim

1.6K 245 288
                                    

Ertesi sabah durakta onu görebilmeyi çok istedim. On yedi senelik hayatımda bana en güzel uykuyu armağan eden adama gülümseyerek bile olsa bir teşekkür etmek istedim ama yoktu. Durakta onu göremedim ama okula geldiğimde ve kızlarla okulun kapısında buluşup sınıfa çıktığımızda şaşkınlıkla kalakalmıştım.

Çünkü sıramda bir kırlangıç biblosu vardı.

Dün gece, bana ertesi sabah bu bibloyu vereceğini söylemişti ama bunu yalnızken yapar sanıyordum.

Güneş ve Hayat, sıramdaki kırlangıcı görünce adımlarını hızlandırdılar ve Hayat, önce davranarak bibloyu eline aldı. Ben de yavaş adımlarla sırama ilerledim. Bilmiyormuş gibi mi yapmalı yoksa inceldiği yerden kopmalı gibi mi davranmalıydım, bunun münakaşasını ediyordum bir yandan.

"Bu nereden çıktı?" diye sordu Hayat. Benden daha şaşkın olması normal miydi?

Elinde tuttuğu ve bariz bir şekilde sıktığı bibloyu elinden aldım. Kırmak gibi bir amacı vardı herhalde.

Beyaz gövdesi ve siyah kanatları olan kırlangıca baktım. Sanki Özgür, elimi tutuyormuş gibi bir sıcaklık basmıştı avuçlarımı.

"Bilmem." diye mırıldandım ve Güneş'in çekilmesini bekleyip sırama oturdum. Hayat ve Güneş hâlâ bana bakıyorlardı. "Ama çok güzelmiş." diye eklediğimde Hayat'ın kaşları daha çok çatıldı.

"Sen bizden bir şey mi saklıyorsun?" diye sordu. Bilmesi gereken bir şey olsaydı zaten söylerdim. Niyeydi bu çabası, anlamıyordum.

"Size ne zaman kendim hakkında bir şey söyledim ki?" diye sordum. Kırıcıydım ama umrumda değildi. Hayat da beni kırıyordu ve onun da umrunda değildi. O zaman benim hiç umrumda olmazdı.

Ayrıca Güneş'e kendim hakkında çok şey anlatmıştım. Aramızda Hayat'tan daha başka bir bağ vardı ve bu yüzden Güneş sesini çıkartmamıştı. Ne demek istediğimi içten içe o da biliyordu çünkü.

"Aman! Yine sol tarafından kalkmışsın belli." diye mırıldandı Hayat ve eline telefonunu alıp Instagram'ında gezinmeye başladı.

Bu sırada da Özgür sınıftan içeri girmişti. Gözleri yalnızca bir saniyeliğine avuçlarımda tuttuğum kırlangıca kaymış, sonra da gözlerime bakmış ve bir şey demeden sırasına geçmişti. Duygularını saklamakta üstüne yoktu. Dün gece bırakacağını söylemese bu bibloyu bu hareketleri sergileyen adamın verdiğine inanmazdım.

Hayat, Özgür'ün geldiğini görünce, "Günaydın Özgür!" dedi ve gülümsedi.

"Günaydın." dedi Özgür her zamanki ses tonuyla ve siyah sırt çantasını yanındaki boş sıraya koyup hemen arkamdaki sıraya oturdu. Kokusu burnuma dolunca ister istemez gülümsedim.

Hayat, yerinden kalktı ve Özgür'ün çanta koyduğu sıraya oturdu. Çantayı da izin almadan eline alıp Özgür'ün sırasına bıraktı. Ne yapıyordu cidden?

Kucağıma bıraktığım kırlangıcın kanatlarını okşayarak sakinleşmeye çalıştım. Özgür'ü kendime saklamak istiyordum ama Hayat böylesine patavatsız davranmaya devam ederse dilimi tutamayacağımı da hissediyordum.

"Çıkışta bizim ekiple beraber bir kafeye gideceğiz. Sen de gelmek ister misin? Havalar tam soğumadan bir sahil gecesi daha yapalım diyoruz." dedi Hayat. Bu kadar arkadaşı olması ne kadar doğruydu? Hepsiyle konuşabiliyordu ve bu kadar vakti nasıl bulduğunu merak ediyordum.

"Bakarız." dedi Özgür ve o sırada hoca sınıfa girdi. Ders matematikti ve hocayı sevmiyordum. Bu yüzden ders ölüm gibi geçecekti, bunu yeterince deneyimlemiştim.

KEMİKLERİNDE CENNET | Yarı Texting (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin