KC ♪ O, Elfida'ydı.

843 98 130
                                    

Merhaba sevgilim.

Yine ben. Sıkılmıyorsundur, biliyorum. Sürekli bu toprakla konuşuyor olmam insanlara tuhaf gelebilir ama kiminle ve nasıl konuştuğumu bir sen, bir de ben biliyorum. O yüzden bu mezarlık benim evim oldu. Evimden çok uğrar oldum sana.

Senin tarihlerle aran iyidir ama ben yine de hatırlatayım.

Bugün 14 Mayıs. Bugün ben 21 oldum. Bugün, sensiz geçirdiğim 4. doğum günüm. Hoş, seninle hiç doğum günlerimizi kutlayamadık ama olsun.

21 olmanın nasıl bir şey olacağını, çok merak ediyorum. 20 zorlu bir yaştı, en iyi sen bilirsin. Ne kadar ağladım bu mezarın başında? Aklıma geldikçe başım ağrıyor resmen. Neyse, artık hayatın zorluklarına farklı bakmaya başladım. Sanırım büyümek tam olarak böyle bir şey.

Artık mutsuz şeylere odaklamıyorum kendimi. Mutsuz bir şey düşündüğümde hemen iyi bir anımı getiriyorum aklıma ya da hayal kuruyorum.

Bir de dün bir şey oldu. Yirmiyken ağladığım her şeyi silikleştirecek bir şey oldu.

Yayınevinden yanıt geldi. Kitabımı basmak istediklerini, benimle çalışmanın onlar için çok iyi bir fırsat olduğunu söylediler. İnanabiliyor musun, sevgilim? Sana anlattığım hayalim, dün gerçek oldu.

Keşke sana bunu yüz yüzeyken söyleme fırsatım olsaydı. Keşke yazmanın, bir yazar olmanın hayatta en çok istediğim şeylerden biri olduğunu anlatabilseydim. Neyse.

Yirmi birinci yaşım bana uğur getirecek, buna inanıyorum. Çok çabalıyorum, emek veriyorum ve gerçekten emeklerimin karşılığını da alıyorum. Üniversite hayatım daha renkli geçiyor artık. Yeni arkadaşlar ediniyorum ve onlara seni anlatacak kadar güveniyorum.

Hepsi çok iyi insanlar, biliyor musun? Bana hep destek oluyorlar. Dün teklifimin kabul edildiğini öğrenince nasıl sevindiler? Bizi unutma sakın diyerek espri falan yaptılar. Şapşal hepsi. Tanısan hepsiyle çok iyi anlaşırdın. Onlar da seninle tanışmayı çok isterlerdi. Neyse.

Dün 00.00'da yatağımda yatıyorken on yedinci yaşımı tekrar anımsadım. Bilirsin, her doğum günümde yapıyorum bunu. Hastanede kaldığım zamanlara, kendimle savaştığım ve kriz geçirdiğim her ana geri dönüyorum. Derin bir iç çekerek tekrar yaşıyorum o zamanları.

Bu bir nevi terapi benim için. Biliyorsun, yaralarımı kanatmak değil bu. Yaralarıma dokunuyorum. Yaralarımın iyileştiğini kendime hatırlatıyorum.

Tam olarak hiçbir zaman iyileşmeyeceğim. Zihnimdeki sesin neler dediğini biliyorsun zaten. Yine de ona alışmak, ona her gün karşı koymak da iyileşmek bence. O yüzden iyileştim diyorum kendime. Bir hastalığım vardı ve ben o hastalığı atlattım. Artık yemek yemekten çekinmiyorum. Hatta arkadaşlarımın bayılarak yediği tatlıları bizzat ben yapıyorum.

Gerçeği yalnızca biz biliyoruz. Her yemek yediğimde o sesle mücadele ettiğimizi bir biz biliyoruz. Böylesi iyi, böylesi daha iyi. Neyse.

Bu sene bana aldığın hediyeyi çok merak ediyorum. Aysun Anne kesinlikle o dolabı açmama izin vermiyor. Sanırım yetmiş yaşıma kadar bana hediye almışsın ve o hediyeleri yalnızca doğum günümde açacağım konusunda diretiyor.

Her sene senden bir hediye... Yanımda olmasan bile...

Aysun Anne şey diyor: "Özgür senin her yaşını hayal etti ve o yaşına uygun hediyeler aldı. Bir kenara koydu ve bana emanet etti. Her sene, her doğum gününde o yaşın için aldığı hediyeyi vereceğim sana. Fazlasını isteyemezsin."

KEMİKLERİNDE CENNET | Yarı Texting (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin