44.bölüm🍂 bazen telafisi olmaz kaçan zamanın..

1.5K 61 36
                                    

Kenan titremekte olan sesine engel olamadı bu gerçeğin ortaya çıkmasından öyle korkuyordu ki, şimdi o korkusu karşısında ona hesap soruyordu.

Neden bunu yapmıştı?

Sebep?

Kenan kaç gece , kaç gün, kaç ay, kaç yıl bunu düşündü. Bir anlık korkuyla Yaman'ı korumak için öldü süsü vermişti. Bir daha kardeşinin yokluğuna şahit olmamak için bir daha o acıyı hissetmemek için.

Ama hesaplamadığı tek şey...

Ölen bir adam'ın tekrar dirilmesiydi. Yaman ölmüş, Kenan denen o isim altında tekrar doğmuştu. Biraz eksik biraz yarım....

"Seni dinliyorum abi"

Meyra'nın keskin sesi otoriterliğini koruyordu. Duymak istedikleri aslında duymak istemedikleriydi. Nasıl yüzleşirdi ondan çalınan 7 sene ile.

"Meyra..."

Kenan daha fazla yalan söylemek istemedi sonundaydı bitmişti o sonsuz gördüğü rüya. Artık vicdanı da rahat etsin istiyordu. Artık o yastığa başını koyduğunda huzurla uyumak.

En acı gecesini hatırladı, sesi bu kez pişmanlığın her tonundaydı. Gözlerini kapattı tekrar gitti o ana, o geceye. Meyranın doğum yaptığı geceydi. Yavrusunu kucağına aldığı gece. Meyra yarımdı, Meyra eksik...

Ama güçlüydü... Kenan ağladı o gece çok ağladı herkes sandı ki Kenan amca olduğu için , Yaman'ın emaneti geldiği için ağladığını...
Oysa kimse bilmedi, o gece Yaman'ın yavrusu doğmuş, Kenan seven iki insanın hayatını elleriyle çalmıştı. Bir kadını eşinden , bir bebeğini yavrusuz koymuştu.

"Meyra ne abi!"

Kenan susmak istedi, konuşamadı. Konuşsa ne olurdu bu saatten sonra. Kenan masanın üzerindeki kalemi alıp bişeyler çizmeye başladı önündeki ajandaya.

"Susma abi!!!! Susmaaa!!! Yetmedi mi susstuğun yıllar"

Meyra artık kıyamet kopsun, kötü İnsanlar bu dünyadan gitsin istedi. En önde Kenan ölsün...
Kağıtta yazdığı tek şey Yaman ismiydi. Elindeki kalemi bir anda odanın ortasına fırlattı.

"Yaşıyor"

Kenan'ın ağlamaklı sesi Meyra'yı üzmemiş öfkelendirmişti. Ne kadar kolaydı yaşıyor demek hiç bir şey olmadan bunu dile vurmak.
Meyra bir anda gülmeye başladı. Kahkahasına  herkes şahit olsun istedi.

" Yaşıyor" Meyra gülmeye devam etti, Kenan birazdan kopacak olan kıyametin farkındaydı. Hayatından en güzel anları çalınan kadın böyle sessiz kalamazdı.

"Meyra kendine gel"

Meyra gülümsemesini durdurdu. Ciddileşti sanki her ciddiyet ceket gibi üzerine oturuyordu

"Ben kendimdeyim asıl aklını yitiren sensin"

Kenan sustu haklıymış gibi ortaya çıkmayacaktı. Şimdi konuşma sırası Meyra'daydı.

"Hiç canın acımadı abi"

"Meyra nolur"

"Sussssss!!!!"

Meyra bağırmak istedi, Kenandan tüm sesleri almak. Bir tek Meyra bağırsın çağırsın herkes onun yangınını görsün istedi.

"Beni onsuz bıraktın, beni yarım bıraktın. Her gün öldüm ben her gün. Sen karına sarılırken ben soğuk yatağın boş kısmına bile dokunamadım neden biliyor musun abi???"

Kenan derin bir iç çekti, duyacakları canını yakıcaktı.

"Onun kokusu gitmesin diye"

Meyra yere kapandı gücü  bu kadardı  işte ağlamaya başladı hıçkıra hıçkıra " ben 7 sene , yedi seneee o mezara gittim. Yamanın göğsü diye o soğuk toprağa yattım. Ona anlattım herşeyimi"

Meyra gülmeye başladı tekrar, hem gülüyor hem ağlıyordu.

"Ben kime anlattım herşeyi mi? Kimin başında ağladım yıllarca , kimi sevgilim diye sevdim, kime gel dedim kime?????"

Kenan o aldığı derin nefesten bir nefes daha aldı," anlatıcam herşeyi, belki beni affetmezsin ama belki anlarsın"

"Seni ömrüm boyunca ne ben , ne de Yaman affetmeyecek"

"Ben oraya geliyorum"

Meyra burnunu çekti, bundan sonra Meyra vardı. Yamanın meyrası.

"Gelmiceksin!!! Seni öldürürüm , seni ben öldürürüm duydun mu ? Yaparım Kenan!!! Yaparım"

Meyra telefonu kapatıp odanın bir ucuna fırlattı telefonu. Odanın boşluğunda sesi yankılandı. Kalbindekini diline vurdu.

"Yaman yaşıyor"

Gözleri şaşkın dili tutuktu. Yıllarca gel bana artık demişti. Gelmeyeceğini bile bile sayıklamıştı gelişini.

"Bana geldi"

Yiğit geldi aklına canı yandı , yüreği acıdı. Ona baban ölmemiş demek ondan çalınan yıllara hakaret etmek değil miydi?

"Yiğit'im baban geldi" gülmekle ağlamak arasındaydı. Şimdi herkesi arayıp Yaman yaşıyor demek için zor tuttu kendini. Ne yapacaktı şimdi neler olucaktı. O sırada telefonu çaldı, arayan Emre idi.

Meyra ayağa kalkıp yerde çalan telefonu açtı.

"Efendim"

"Meyra ne oldu??" Emre hemen anlamıştı ağlamasını. Meyra saklayamazdı ki zaten.

"Emre ..."

"Emre ne ? Beni çıldırtma ne oldu"

"Yaman Emre... Yaman yaşıyor"

Emre güldü bu imkansızdı. Meyra aklını yitiriyordu belkide "güzelim Yaman yaşayamaz"

"Yaşıyor bugün karşımdaydı. Emre ben çok kötüyüm"

"Şunu baştan anlat nolur"

Meyra ağlayarak aralarda kendine acıdığı zamanlarda gülerek anlatıyordu bunu en iyi emre biliyordu. Emre şok olmuşçasına bir şey diyemedi.

"Sik.... Ben bu işi"

Emre sinirinden şuan yeri göğü yıkardı." Lan ibnenin evladı, madem öldü süsü vericekti. Sana da söyleseydi. Seni de onun yanına götürseydi"

Meyra başını salladı Emre görmedi. Hiç bir şeyin ne bahanesi ne de telafisi yoktu. Meyra ondan giden hiç nir anı geri getiremezdi.

"Ben Yaman'a kızgınım en çok ta"

"Onun suçu yok Meyra"

"Var Emre var!!!! Bizi hatırlamadı, beni hatırlamıyor"

"Güzelim yapma"

"Canım yandı , bu hafizam gider yine de seni unutmam derdi. Yalan söyledi işte yalan"

"Meyra çık gel istanbula"

"Gelemem, onu bırakamam Emre"

"Tamam ben geliyorum"

Sana gec kaldım..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin