46.bölüm ben anlatim , sen dinle

1.5K 68 36
                                    

"Ne saçmalıyorsun sen?"

Yaman karşısındaki yabancı kadının dilinden dökülen sözcükleri tek tek irdeledi ilmek ilmek süzdürdü. "Kocamsın" demişti. Ama Yaman en ufak bir şey hatırlamıyordu bu kadına ait. Yaman önünde birleşik tuttuğu ellerini birbirinden ayırıp masaya sertçe koyarak hızla masadan kalktı.

"Kerem dur!"

Doktor Levent olayın şaşkınlığıyla ayağa kalkarak parmaklarını Yamanın koluna sabitledi. Sanki gitmesine izin verse Yaman'ın geçmişiyle birlikte geleceğini de yok edicekti. Yaman mıydı? Kerem mi? Bu taşıdığı bedendeki adam kimdi?

"Abi bırak"

"Bir dinlesen"

Yaman elini Meyra'ya doğru kaldırarak kaşlarını çattı. Bakışlarını Levent ve Meyra arasında gezdirirken tekrardan Meyra'da sabitledi.

"Senin doğru söylediğini nerden bilicem"

Meyra durgun biraz da kızarmış gözleriyle Yamanı inceledi. Yaman her şeye teslim olacak biri değildi, şimdi de olmayacaktı. Hiç bir şey hatırlamasa da o Yaman'dı.

"Geçmişi öğrenmen sadece benim elimde"

Yaman kahkaha atarken yüreğinin parçalandığını duyabiliyordu. Koca bir boşluktaydı koskocaman bir boşluk. Cevabı yok soruları yitik.

"Eğer öyle bir şey olsaydı abim anlatırdı"

Meyra acı ile güldü. Yaman en çok abisine güvenirdi, yine öyle yapmıştı. Ama bilmediği bir şey vardı. Abisi onu diri diri mezara koymuş gelip başında ağlamıştı, her kese inandırmıştı kendini. Bu masaldaki en masum kişiyi Kenan sandılar oysaki Kenan öldürmek için gelen Cellattı.

Yaman kalktığı masaya uzun baktı, Levent doktorun elleri arasından kolunu yavaşça çıkartıp konuşmaya başladı.

"Beni bağışla abi, duyduğum şey ...."

Yaman durdu eğer o kadın doğru söylüyorsa onu da şimdi kırıcaktı. Peki onun kırgınlıkları ne olacaktı?
Yaman başını yavaşça iki yana salladı.

"Dinlemek istemiyorum"

Yaman giderken Meyra arkasından bağırdı. Yaman Meyranın sesini duyunca bir adım atıp bekledi. Hem deli gibi kaçmak hemde orda öyle durmak istiyordu.

"2 gün.... 2 gün sonra Türkiyeye dönüyorum"

Yaman parmaklarını avuç içine bastırdı. Tırnakları etini ezdi geçti de gitme diyemedi.

"Eğer istemezsen bir daha karşına çıkmam"

Meyra kalbine zor gelen o kelimeyi nasıl söylemişti. Nasıl... O kadar hasretken nasıl karşına çıkmam demişti. Demek zorundaydı, Yaman'ın ona gelmesi için demek zorundaydı. Meyrada kalktı masadan masanın üzerindeki çantasını tekrar avuç içine bastırdı, dizleri titrerken ne kadar güçlü bir duruşu vardı oysaki tam Yaman'ın yanından geçerken telefonu çaldı. Meyra tam Yaman'ın yanında durdu. Bakmadı bakamadı o kömür gözlere rüzgar esti, Meyranın uzun saçları rüzgarda savruldu Yamanın burnuna çiçek kokusu  çalındı gözlerini kapattı. Boşlukta bir an buldu kendine. Gökyüzü vardı alabildiğince sonsuzluk gibiydi bulutlar. Burnuna bir şey geldi tam önündeki koku aynısıydı. Göremedi daha fazlasını...

Oysaki Yaman ilk İstanbula giderken uçaktaki o anıyı hatırlamıştı. Meyra Yamanı uyudu sanıp üzerinden eğilip cam'a bakmıştı. Bulutları izlerken öyle güzel gülmüştü ki Oysa Yaman uyumuyor onun o halini izliyordu. Gülüşü tüm dengeyi değiştirmişti  o an bide kokusu. Kimse görmesin kokusunu kimse bilmesin istemişti.

Sana gec kaldım..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin