Carmen Carmen

4.3K 256 79
                                    

Okul çıkışında elindeki pamuk şekeri dil ucuyla ıslatıp açık pembeyi,koyu pembeye söndürdü.
Diliyle çekti,dudaklarıyla emdi Pamir.

Kız arkadaşıyla birlikte hocadan "Quiz" konularını isteyen Ertan'a çevrildi gözleri.
Gülümsedi Pamir.
Şekeri dişlerken.
Şeker eritir gibi eritti gülüşüyle sırım gibi delikanlıyı.
Kafasına top atıp "Şttt,alo! Bak bi!"diyen alaycı oğlanı ezer gibi.

Kitaplarla dolu evreninden çıkmıştı Pamir.
Kütüphanelerin tozlu raflarına ve eskimiş yapraklarına değil artık,direkt olarak Ertan'ın göz bebeklerine hapsediyordu kendini.
"Bana bak..."diye oynattı dudaklarını.
Fakat etmişti sarışını köpeği.

Ona bahçeye bağlı köpek muamelesi yapar gibi ezeni köpeği etmişti.
Ruhunu olmadığı birine çevirse de...
Ertan'ı ağlatıyordu.
Memesi alınan bir bebek gibi hem de.

Iki adım gerilerken iri bir cüsseye çarptı.
Kokusu...
Kokusu sandal ağacından...
Aşinalık içermeyen bir koku.

Esmerdi,çatık kaşlı ve asker tıraşlı.
Asık suratlı.
Biraz da bezgin.
Ama...
Ama alaycıydı.
Her halinden belliydi.
Alaycı kuş!
Alaycı kuştu cidden.

"Herkes aptal."bakışları ile okulu süzüyordu.
Üniformasız,sivildi.
Yeni bir kayıttı herhalde.

"Kanka!"diye koşan isminin Hüseyin olduğunu anımsadığı oğlana baktı Pamir.

Ismi neydi bu Alaycı Kuş'un?

"Güngör!"diye gürledi Hüseyin.
"Bizim boklu meslek lisesine uğrar mıydın sen?"

Güngör ters bie bakışla şekeri dilleyen oğlana baktı.
"Uğramasam daha da iyiydi."dedi ağır bir edayla.

"Niye lan!"

"Pek tatsız buralar,yumuşak."dedi Gungor onaylamaz bir edayla.

"Sertleştiririm."diye fısıldadı onun yanindan yel gibi geçip giden Pamir gözlerini süzüp.
"Sertleştirmemi ister misin?"

Hüseyin hala okulla ilgili bir mevzuyu Güngör'e anlatırken Güngör dellenen gözleriyle baktı ne dediğini bilmez ufak tefek oğlana.
Fısıldayıp süzülmüştü yanından...
"Nesin lan sen?"diye tısladı Güngör sertçe.
"Ne ayaksın sen?"

Şerbetli dudaklarını yaladı Pamir.
"Hı?"dedi dilini dişlerine gezdirip.
"Ne olmamı istersin? Ya da neyin?"

Güngör sertçe çattı kaşlarını.
Neydi,neciydi bu tip?
Tek amacı Hüseyin'i okuldan alıp oyun oynamaya eve geçirmekti.
Ha bide...
Sonsuz farkla skor yapıp uğurlamak.
Playstation dedin mi Güngör her halükarda galipti.
"Ne?"dedi Güngör oğlana kaş çatıp.

"Ben de anlamadım,anlatsana bana."dedi yorgunca göz kırpan oğlan şekerden bir ısırık alıp.
"Çok...Lezzetli."

Güngör yumruklarını sıktı o uzaklaşıp giderken.
"Neci bu?"dedi sinirle.
"Top mu bu?"dedi Hüseyin'e...

"Abi onda şeytan tüyü var."dedi Hüseyin dalgınca.
"Adriana mı bu mu desen...Adriana derim ama bi düşündürür yani. Fena bir şey. Ben de anlamadım neci.
Kızlar,erkekler.
Hepsi sever.
Hepsi sever Pamir'i..."

"Var mı bunun tokmakçısı?"dedi Güngör hırsla.
"Yazık...."

"Gösterir de elletmez diyorlar."dedi Hüseyin şaşkınca.
"Sanane ki kanka?"

"Hiç."dedi Güngör.
"Hiç."

"Yani bizlik mevzusu yok,ilgi alanımıza girmiyo."dedi Hüseyin omuz silkip.
"Herkesin hayatına kimse karışamaz yani kanka."

"Lan tamam ben de ibne diyip üstüne mi saldırdım sanki çocuğun!"dedi Güngör hırsla.
"Tavırları hoşuma gitmedi."

Pamir ise okulun karşısındaki dükkanın yüksek girişine oturmuş,süzüyordu esmeri.
Alaylıydı belki.
Ama oldukça ciddi görünüyordu aynı zamanda.
Her bir beyefendi hem de bir aylak görünüyordu.
Bir vücutta iki kişi gibi.

Sırıttı Pamir.
Tıpkı kendisi gibi bir vücutta iki kişi,biri ise tenhada bırakılan diye düşündü içinden.
Keşfedilip elleriyle sevilmesi gereken bir hazine.
Hayat aynı forumlarda oynadığı rol yapma oyunları gibiydi.
Ve Pamir bu oyunu güzel oynuyordu.

Normalde...
Kendisine zararı dokunmayan kimselere bulaşmıyordu.
Gönülçelen efsunlu dilini bir yılan çatalı gibi uzatmıyordu.
Ama ne varsa vardı bu Güngör'ün yüzünde.

Tuhaf bir biçimde sataşmak istiyordu Pamir.
Gerçek Pamir'i bilse belki ezik bulurdu.
Ama şimdi ki aşk ve cesaret dolu Pamir'i kesin severdi.
Kesin!

Hadi ama siktiri boktan lisede başka neyle eğlenebilirdi ki?
Hobi olarak düşmanlarının göz yaşlarıyla duş almak adeti olmuşken hele...
Sahi biraz daha ağlatsa mıydı Ertan'ı?

Esmer oğlan ters bir bakış atıp huzursuzca arkadaşlarını beklemek üzere okulun girişinde beklemeyi sürdürdü bir sigara ateşleyip.
Pamir de gevşek bir tavırla bir sigara ateşledi onu izlerken.
Huzursuzdu oğlan.
Kaş çatıp bu sarı ve küçük iblise bakınıp duruyordu.
Bakışlarından ve gülüşünden rahatsız hissediyordu.
Taciz ediliyor gibi!

Pamir gülümsedi kendisine sertçe bakan oğlana.
Parmaklarını dikeltti Pamir.
İşaret ile orta parmağını ağzına sokup,bir müddet kendi parmaklarını emdi.
Esmer neye uğradığını şaşırmış,öfkeden ve şaşkınlıktan delirir gibi yumruk sıkıyordu bu rahatsız edici küçük şeytana.
Pamir parmaklarına hafif gelgitler yaparken gözlerini irileştirip "Şaşırmış."bir ifade yaptı.

Ağzından parmaklarını çıkarırken işaret parmağını kırdı esmere.
Ağzından çıkan sadece orta parmağıydı.
Ve yüzündeki alaycı gülüş!

Pamir öfkeden deliye dönen esmere şirin bir gülüş sundu.

Ooops,havada yemek kokusu vardı.
Dayak!
Dayak tadı hem de.

Ama Pamir acıyla yutkundu.
Başka türlü ilgisini nasıl çekecekti ki?

Kendisi olduğunda çığlıklarını kimse duymuyordu.
Ama bu Pamir'in en ufak fısıltısı yetiyordu herkesi peşinden koşturmaya.

Spot ışıklarını göğüslemek..
Şeytan tüyünü yüreklere öpücük gibi kondurup geçmek!

Şeytanın TüyleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin