"Geçimsizim bugünlerde
Kimsesizim bu yerlerde
Değersizim bu ellerde
Çaresizim doğduğum yerde.Ses miyim, sus muyum?
Sis miyim, pus muyum?
Ben neyim?Ak mıyım, pak mıyım?
Al mıyım, sat mıyım?
Ben kimim?
Zarar mıyım ziyan mıyım?Yalanlar içinde doğruyu bulan
Cayanlar içinde sözünde duran
Satanlar içinde ayak direyen
Yananlar içinde değil miyim?"❤
Sinirle tencereyi ocaktan tezgaha savurdu Pamir.
Beceremiyordu işte.
Olmuyordu.
Yapamıyordu.Salçalı yemek suyu musluklara,banyo fayansına ve halıya sıçrarken sinirle dolan gözlerini sildi.
Beceremiyordu.
Birebir aynı tarifti.
Annesinin ve Pelin'in defterindeki tarifi harfiyen uyguluyordu işte.
Uyguluyorsa neden olmuyordu? Malzemelerin markası bile aynıyken..."Sikeyim!"diye inleyip bir anlık hırsla defteri çöpe doğru savurdu.
"Ben ne yapsam olmuyor ki zaten."Yapayalnızdı evde.
Son dört senedir üstelik tamamen yalnızdı.
Dünyadan göçüp giden sevgi dolu babası,güleç annesi çoktan gitmişti. O kadar olmuştu ki yarası kabuk atmıştı.
Ama yokluklarını hissetmeyerek tutunduğu kız da yoktu artık.
Koca bir moloz yığınında hayaletlerin arasında kendisine bir senfoni tutturmuştu Pamir.Yine yakmıştı yemeği.
Hoş,yapsa bile tadsız tutsuzdu.
Hayatında geri kalan her şey gibi.
Hazır yemek söylemekten nefret ediyordu diğer ergenlerin aksine.
Çünkü boğazından bir sıcak çorba girmeyeli yıllar olmuştu.
Kendi yaptıkları da mahallenin kedisi köpeğini çöpten uzak tutabilecek kıvamsız ve lezzetsiz yiyecek artıklarıydı.Hatta lağım fareleri dahi tenezzül etmiyordu yaptığı yemeklere!
"Bebecik açıktı babacık."diye mırıldandı salçalı lekelerle dolu ocaktan eğilip bir sigara yakan Pamir hırsla.
Ertan'ı aramıştı.
"Ne pişirdi annen?""Pamir?"diye mırıldandı akşam üzeri nefes nefese sokaklarda dolanan Ertan.
"Ne?""Beni istiyorsan bana yemek getir."dedi Pamir sıkıntıyla.
"Hazır alma,annenin yapraklarından getir..."
Zira benim annem nasıl yemek yapardı,tadı nasıldı...
Hatırlayamıyordu Pamir dudak ısırıp dumanı eve yollarken.
Pelin olsa çok içiyorsun ile başlar perdeleri sarartıyorsun ile devam ederdi.
Olsaydı.
Evet."Bu da bir oyunsa..."dedi Ertan sinirle.
"Oyun...."diye fısıldadı Pamir kikirtiyle.
"Aşk oyunu...Sen ve ben. Oynayabiliriz babacık."Pencereye adımladı Pamir.
Karşı apartmanda oturan Hüseyin'in anne ve babası evden ayrılırken oğlan pencereden el sallıyor,evdeki abisiyle birlikte uğurluyordu ailesini.
Muhtemelen babannelerinin yanına gideceklerdi.
Oğlanlar ise evin boş olmasının coşkusuyla birlikte yüzlerinden neredeyse düşmeyen avanak sırıtışları ile birlikte bir an önce gitsinler diye pencerede heyecanla dikizliyorlardı köşeyi dönen beyaz otomobilin dumanını.Burukça güldü Pamir.
Kendi sonsuzluk dilimine hapsolan yalnızlığında belki kendisi de böyle "Partilemeceler." için evin bomboş olmasını dileyebilirdi.
Ancak o genelde biraz kalabalık arıyordu kendine.Üzücü olan bir şey varsa o da...
Ne ezik ve sessiz bir oğlanken arkadaş edinebilmişti ne de şimdi.
Eskiden ona ödevlerini yaptıranlar şimdi yatağına girmek istiyordu arsızca.
Erkekler,onunla sadece yatmayı istiyordu. Sevgili bile olmadan.
Kızlar ise..
Farklı sayılmazdı.
Kendisinin yüzüne bakmayan kızlar şimdilerde haber salıyordu "Benimle çıkar mısın Pamir?"diyerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytanın Tüyleri
RomanceSeni çiğneyeceğim ve seni tüküreceğim Çünkü gençlik aşkı bu demek Yani beni yakına çek, ve sertçe öp!