Umarım bir gün onu buradan çıkarabilirim
Bütün gece ya da yüz yıl sürse bile
Saklanmak için bir yere ihtiyacım var, ama yakınlarda bir tane bulamıyorum
Canlı hissetmek istiyorum, dışarda korkumla savaşabilirimHoş değil mi, yapayalnız
Camdan yapılmış kalp, taş aklım
Beni parçalara ayır, deri ve kemik
Merhaba, eve hoşgeldinUzun zaman sonra ilk defa boğazından akan sıcak bir sıvının tarifsiz aşinalığı ile duraksamıştı. Ev yemeği gibi basit bir öğün bile o an Pamir'e cennet kapılarını aralayan bir yudum mutluluk olarak yansımıştı içinde.
İnternet sonsuz bir denizdi. En ala şeflerin tarifleri de dahil binlerce kültürün yemekleri tek tek ölçüleri ve malzemeleri ile sunuluyordu belki. Hatta sunmakla kalmıyorlardı direkt olarak video ile aşama aşama tarifi birebir veriyorlardı. Bundan da ziyade annelerinden kalma , renkli kalemlerle not alınarak püf noktalarının tarifi edildiği kutsal sayılabilecek nitelikte bir aile yemek tarifi defteri de mevcuttu Pamir'in evinde. Lakin anlaşılan maharet annesinin özenle kaleme aldığı defterde de değildi. Zira aynı tarifi Pelin bir zamanlar mutfakta canlandırdığında uzun süre tok kalan ve mutlu olan karınları Pelin gidince yok olmuştu adeta.
Pelin, Pamir'in hayatından ilelebet giderken sanki tüm renkleri aldığı yetmiyormuşcasına tarif defterindeki lezzetti de almıştı. Ne yese ne içse , pişirdiği her şey mukavva karton tadından öteye gidememişti Pamir'in.
Defter aynı defterdi,malzemeler ve ölçüler de aynıydı. Ama ne Pamir aynı Pamir idi ne de mutfaklarında can bulan tencere tavalar eskisiydi. Sanki tüm güzel şeyler gibi onlar da hayaletli bir evde tarihin tozlu sayfalarına ait olmanın kaçınılmazlığındaydı.
Evet, öğrenci evinde Güngör tarafından yapılan basit bir domates çorbası ,salata ,pilav ve karnıyarık yemeği bile Pamir için bulunulmazdı. Yıllarca dışarıdan yemenin ya da evde kendi faciası ile biten deneysel yemeklerin aksine eski zamanlarda evde pişirilen koku ve tadı vardı en azından. Sadece bir yudum sıcak çorbada dahi gözlerinin dolmasına engel olamadan yemeği ile ilgilenmişti. Masada Hasan ile Bade şakalaşırken Güngör durmaksızın oğlana bir şeyler dolduruyor , uzun uzun izliyordu dalgın bakan kahvelerinin masayı gezişini.
Pamir yemeği mi beğenmemişti yoksa bu küçük oyun yüzünden mi dargındı ona bilmiyordu lakin gözlerindeki hüzün denizini ilk defa görmenin şaşkınlığı Güngör'ü de sarmıştı. Ömründe ilk defa görmüş gibi masaya bakışlarından ya yabancılık çektiği ya da yiyecekleri beğenmediği endişesine kapılmıştı esmer. Pamir buruk bir gülüşle göz kırptı suyunu yudumlayan oğlana.
"El oğlu diplomaya değil yaptığın pilava bakar derlerdi, sen garanti olsun diye ikisini de fulledin herhalde Alaycı Kuş?"diye homurdandı Pamir çatalı tabağa bırakıp dopdolu midesiyle nefes alırken.
"Beğenmediysen dışarıdan..."
"Ömrümde yediğim en güzel şeydi."dedi Pamir tüm samimiyeti ile lakin her zamanki şüpheciliği üzerinde olan esmer yine oğlanın dalga geçtiğini varsayarak kaş çattı.
"Dalga geçme be..."diye homurdandı Güngör surat ekşitip.
"Dalga..."diye fısıldadı masanın altından hafifçe onun kara gözlerine dalan Pamir titrek bir gülüşle. "Değildi..."
"Film izlemeye kalamayacağız belli ki."dedi Bade kumral tutamlarını ittirip pilavdan bir kaşık daha alırken.
"Ne oldu?"dedi Güngör kıza dönüp.
"Kanka Hüseyin ile Selçuk galiba içerken bokunu çıkarmış. Midem diye ağlıyorlar. Öykü aradı beni de şimdi. Kızın eve gitmesi lazım, mallar bir başlarına kalmasın. Sabaha annemler geliyor mahvetmesinler evi."dedi Hasan aceleyle kalkarken. " Tek çocuk olmak isterdim yeminle ..."diye homurdandı göz devirip.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytanın Tüyleri
RomanceSeni çiğneyeceğim ve seni tüküreceğim Çünkü gençlik aşkı bu demek Yani beni yakına çek, ve sertçe öp!