Gün Işığını Öldürmek

2.4K 209 48
                                    

"Sevimsiz gudubetler."diye fısıldadı gülümseyen dişleri arasından bir ıslık gibi Pamir.

İşte,bir lise koridoru.
Anırarak gezinen oğlan sürüsü adeta bir köpek takımını andırıyordu.
Bası boş sokaklarında çeteleşmiş birer kuduz sürüsü.
Ve onları göz ucuyla takip eden kalorifer peteklerine zamk gibi yapışmış dişi zombiler.
Göz devirdi Pamir.

Kantine gidip kendi için bir paket çikolata alma hedefindeydi ama çoğunluğun aksine Caramio  seviyordu.
Evet,dilindeki akışkan ve geniz yakıcı
tutkalsı şekerli tadı seviyordu.
Zaten...
Rafine zevkleri vardı Pamir'in.

Çocukluğuna dair en belirgin anılarından biri ağda yemekti.
Ablası ve annesinin kaynatıp spatula yardımıyla kullandığı şerbetsi  sıvıyı onlar henüz kullanmadan ılımaya bıraktığında mutfak tezgahı üzerinden gelip gidip kaşıklıyordu sapıkça.
Güngör denen esmere duyduğu tarifsiz saplantı gibiydi.
Ağdalı tadı seviyordu.
Güngör yoktu.
O yüzden Caramio yiyecekti ağda tadı yakalamak adına.

Bıkkın bir nefes verip sevimsiz gudubetlere  göz gezdirdi.
İşte geleceğin  vizyonsuz plaza artıkları ve işsizler ordusu.
Sahteden bir ünvan üç beş kuruşluk maaş ve onu harcamak üzere geçimsizliklerin  temelinde yatan kaoslar...
Şimdiden sıkıcı ve bayıktı.
Ağzındaki ağdalı karamel tadı gibi.
Yutkunmak üzere su yudumladı.

Elinde karakalemi  mevcuttu.
2B olan kalem,çizgili mavi hatlarıyla birlikte parmaklarına geçtiğinde çoğu zaman mucizeler yaratırdı.
Zihnindeki gizli öznelerin kağıda,kağıdın beyazlığındaki gölgelerinde dışavurumuna hayrandı Pamir.
Bir yüz resmederdi fakat kendinden ve zihninden parçalar eklerdi.

Pelin'i çizerdi çoğunlukla.
Geniş elmacık kemiklerini ve birbirinden ayrık  iri gözlerini.
Yuvarlak hatlarını ve kısa saçlarını.
Ama Pelin'i tanımak imkansızdı.
Gerçek Pelin'in üzerine zihninden öyle şeyler eklerdi ki kah bir Elf prensesi olurdu,Amazon dişisi Zeyna olurdu.
Ya da bir hayalet.
Çoğu zaman bir hayalet.
İsmi gitmiş kendisi kalmış bir hayalet.

Bugün ise...
Zihninde beliren kara,yay gibi kaşlara odaklandı.
Ok kirpikler yay ve kemana benzer kara kaşlara değerken bakışlarındaki cengaver ve barbarlık içeren bakışlara odaklandı.
Kara bir gece gibiydi ama gecenin mehtabı gibi olan yüzünde pek az kara vardı ayrıca.
Nasıl resmedeceğini bilmiyordu zihnindeki esmeri.

Güngör.
Geceyi götürüyordu yüzünde.

Pamir bıkkın bir nefesle pencere pervazına yaslanırken önünden geçen kalabalıkta tanıdık parfüm kokusu burnundan içeriye doldu.
Baharatsı ve şekerli bir koku.
Kendininkine benzer  saman sarısı fakat daha kısa ve özenle fönlenmiş saçlar.
Kot ceketi ve yakası açık okul polosu.
Ha,işte geliyordu yedi bela Hüsnü  namlı Ertan.

Hoş bir surata sahipti.
Ama kalbî için aynısını söyleyemezdik.

Sevgililerine karşı çok nazikti misal.
Tam bir romantik aşık oluverdi. Amsalak olduğunu kamufle etmek üzere testesteron  ve taşşak kokulu cümlelerini gül kokuları ve aşk kokusuyla bastırmayı iyi bilirdi Ertan.

Ya da dostlarına karşı.
Hepsi okulun popüler çocuklarıydı.
Kimisi yakışıklı bazıları hocaların gözdesi.
Kimisi sporcular,kimi ise organize ve eğlenceli tipler.
Ama asla sıradan tiplerle arkadaş olmazdı.
Her daim kendisi gibi popülerle çete köpekçikliği yapardı.

Hocalar dersleri başarısız olsa da pek takmazdı.
Saygılı ve daha düzgün bir tipi var diye es geçerlerdi.
Ama dışı onları içi ise Pamir'i ve Pamir gibileri yakıyordu.
Ezebileceği herkesi bir güzel ezerdi itinayla.

Şeytanın TüyleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin