Tanrıça Nemesis'in Çocukları

2.8K 223 54
                                    

Cebirsel bir takım ifadelerle karışık bir küfür daha savurdu.

Pisagor'un mucidi olduğu o uzun kenar var ya...
Adı Hipotenüs olan. Pamir sırıttı.
Bilinen en yanlış peri masallarından birine ev sahibiydi.
Buna göre karısının aşkıyla yanıp tutuşan "Sayıların Babası"ünvanlı yunan filozof biricik karısının adını vermişti uzun çizgiye.
Yani karısı,biricik sevgilisinin ismini adlandırmıştı uzun kenara!

Ah,hadi  ama.
Hipotenüs,Pisagor'un metresinin adıydı!
Karısı ise Theano idi!

Zavallı Theano,kendisi gibi bir filozof ve matematikçiydi üstelik. Üstüne sevilen kadının adını içeren o üçgen kenarını Pisagor'a yedirmiş olmasını en içten dilekleriyle diliyordu Pamir.
Zira Pamir olsa,yedirirdi o üçgeni pek sevgili azgın teke Pisagor'a...

Bu tıpkı "Senin ismini kol saatimin kayışına tırnaklarımla kazıdım Piraye."diyen Nazım'ın kol saatinde "Vera"yazması kadar acıydı.
Ama Nazım'ın her limanda bir sevgilisi olan denizciler gibi oluşundan sebepli çapkınlığı bu denli dillendirilmiyordu.
Zira kendisi kadınlara bizzat  değil,aşkın kendisine aşıktı herkesce.
O,hissettiği yoğun duyguları seviyordu sadece.

Edebiyat ve matematik dünyası magazinine dalıp giden Pamir bıkkın bir nefes verdi.
Magazin ekibi gibi muhabirleşmeye lüzum yoktu.
Gerçekler gün gibi önünde seriliydi.

Ertan kız arkadaşının omzunda uzanıyordu arka sırada.
Kapşonunu çekmiş,müzik dinliyordu kulaklıktan.
Efkarlı surat hattından  damar dinlediği aşikardı.
Kırık yaralı kalbi...Yani penisi ıslak kalamadan duramazdı!
Omzuna yattığı güzel kız nefesini tutmuş izliyordu sarışın oğlanı.
Nasıl seviyorsa artık,hayranlıkla süzüyordu Ertan'ı.

Hipotenüs'ü karşıda aramak lazımdı oysa.
Tam olarak Pamir'in durduğu noktada.

Ertan onu elde ettiği an zorbalıklara devam edecekti oysa biliyordu.
Alacağını alamamak ve elde edememek onu "Aşk" sanısına düşürüyordu.
Ailesinin önüne ipek yollar sunduğu,her an her yerde arkadaş grubunun popüleri ve kızların kalp hırsızı Ertan...
Nasıl olur da çiroz ve yılların eziği Pamir tarafından kukla gibi elde oynatılıyordu.

Pamir bal gibi biliyordu.
Onu sakız gibi uzatıp,sündürmese Ertan onu sindirecekti.
Büyük balık ve küçük balık gibi yuta yuta ilerleyeceklerdi birbirini.
Ertan için Pamir aynı Pamir idi.
Aynı sünepe,hayalet ve kendine kum torbası belirlediği sıska sarı bir  oğlan.
Oysa kendisi de içten içe biliyordu Pamir'in gözlerinde bir zorbadan ötesi olmadığını.
Bunu yalnızca büyülü sözlerle harmanlıyordu Pamir.
Aşık cümleleri ile.

Kendisine lise hayatını dar eden,fiziksel ve psikolojik şiddetin yanı sıra sözlü ve akran zorbalığını balyoz  gibi  indiren adama  baktı.
Cidden ancak bir salak kendi celladına aşık olurdu ve kan kokulu hançerinin zehrini emerdi dudaklarından.
Elbette Pamir kırılan onurunu sineye basıp "O değişir."diye allayıp ballayıp aptal bir zorbayı aşk  bellemeyecekti kendine.

Ama bırakalım öyle sansındı.
Zavallıcık,Pamir cidden ona aşık ve hayran sansındı.
Bu onu yıkardı zira.
Elde edememek,çırpındıkça eli boş kalması.
İşte bir zorbanın egolarla dolu sarayı ancak böyle başına yakılırdı.

Tanrıça Nemesis.
İntikamın Tanrıçası.
Yargıların ve Cezaların Tanrıçası.
Dünyayı gezer,kötülükleri cezalandırır.
"Ben"diye gezinen herkesi ayak altına düşürür.
Eko ile Narkissos'un hikayesinin gizli öznesi ama Olimpos'un adı gizlide kalan,sırlardaki tanrıçası.

Bir su perisi olan Eko'nun dili cümle kurmaya ve konuşmaya dönmez.Hera'nın lanetinden.
Bir de kaderin cilvesi gibi  aşık olabileceği bir avcı yollar Eko'ya Hera.
Aşık olmamanın imkansız olduğu Narkissos'u Eko'ya işkence gibi bağlar kader yoluyla Hera.

Şeytanın TüyleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin