Davetsiz Misafir

2.6K 209 90
                                    

"Geçmişi Sorma Yine Zora Koyma
Beni Bugünümle Sev
Her Yanım Aşktan Hadi En Baştan
Beni Bütünüyle Sev

Davetsiz Misafirim, Davetsiz Misafirim
İçimdeki Aşk Esir Almadan Durmalıyım
Gülümse Hadi Karanlıklardan Çıkmalıyım

Kime Niyetin Ben Kısmetin Olmalıyım..."

"Güngör'ün eve uğraması gerekmiş."diye mırıldanmıştı Hüseyin.
Dolmuş beklemek konusunda ustalaşmış lise son öğrencileri bezgin birer bakış atmışlardı birlikte.

Sabahın köründe bir beton yığınında "akranlar" adı altında iyi geçinmen beklenilen beyinsizler sürüsüyle hayatın en parlak ve verimli zamanlarını harcamak kadar sinir bozucuydu.
Üniversiteye gidince kampüste silik birer hayalete dönüşecek olanların ismi niçin lise koridorunda bir manken podyumu gibi yankılatılıyordu anlam vermesi de zordu ya,neyse !

Pamir boş bir bakış yolladı.
Bugün incecik giyinmişti.
Nefesi buharlaşıyordu soğuk havada ve yağmurla birlikte.
Ayağında da baharlık spor ayakkabıları vardı.
Mazgallardan dolan yağmurlar ayak bileklerine sıçramak konusunda istekli olsa da durakta durup sırtını yasladı rastgele.
Bir sigara ateşleyerek ısındı.
Kot ceketiyle ancak bu kadar ısınabiliyordu...

Öykü tam donanımlıydı.
Kız kendini mumyalamak falan mı istiyordu bilinmez ama Tutankhamon'un lahitinde yatan ölü bedeni gibi sarmalanmış da sarmalanmıştı şalıyla kendine.
Üzerindeki kar montu,uzun çizmeler onu bir eskimo iglosunda yaşamaya elverişli hava muhalefetine bile sağlam tutacak gibi görünüyordu.
Hüseyin ve Selçuk ise en azından uzun kollu tişört üzerine kalın sweat giymişlerdi ince ceketleri olsa da. İçten ısıtmalı biçimde.

"Annem zorla sarmaladı."dedi Selçuk baygınca.
"Penguen gibi giydirecek beni az kaldı."

"Hala anan mı giydiriyor kanka?"dedi Hüseyin alayla sırıtıp.

"Evden çıkmadan önce radar gibi belliyor beni kadın. Atlet giydin mi diye dikiliyor ne yapayım,içlik aldı da bana giymiyorum rezil olmayayım diye."diye fısıldadı Selçuk.
Öykü duyduğu cümleyle kikirdese de duymazdan gelip başını yere çevirdi umursamazca.

Pamir ise...
Acıyla yutkundu.
Annesine dair en net anımsadığı anılardan biriydi sanırım.
Pelin'in kilotluçoraplarını zorla pantolon altına giydirirdi Pamir'e.
Hele kar yağıyorsa en kalın çorapları giydirirdi.
"Kız değilim ben!"diye carlardı ilkokula giden Pamir.
"Dalga geçerler benimle."

Annesi duymazdan gelirdi.
Oğlanı çekerdi belinden sallandırır gibi savurup giydirirken o çorapları.
"Gri bu gri,bir şeycik olmaz."

Sonrasında devamında Pelin devam ettirmişti anne geleneğini.
Kazak giymeyi sevmeyen ve kaşındığını iddia eden Pamir'i ikna etmek amaçlı "Ben ördüm ama giymezsen ağlarım bak."diye tehdit ederdi minik annesi.
"Sabaha kadar oturdum ördüm!"

Kız üzülmesin diye giyerdi giymesine de faks makinesinden çıkmış gibi upuzun etiketleri görünce kaş çatardı Pamir.
Sırıtıp gülerdi.
"Unutmuşsun etiketi kesmeyi."derdi mağazadan alındığı on metre öteden belli trikoları sallarken.

Ama şimdilerde ince bir okul tişörtü üzerine incecik kot ceketle ayaz geçiriyor olması kimsenin umrunda bile değildi.
Kendi de dahil.
Ne olacaktı? Sağlık ocağında iki iğne vurdurur,rapor alır evde yatardı.
Okula bile gitmeden. Çorbacı Mülayim Dayı vardı tavuk çorbası getirecek.
Hoş,ücretini almadan selam almazdı da...
Şükür ailesinden kalan bir maaş vardı Pamir'in.

Şeytanın TüyleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin