NOT: HASTALIK HAKKINDA HİÇ BİRŞEY BİLMİYORUM O YÜZDEN KENDİM YAZIYORUM LİNÇLEMEYİN .......
40. Bölüm “Donör”
“Hamide üzülme sakin kızın iyileşecek merak etme.” Hamide hala yeri izlerken “Nasıl yani kızım kanser mi?” bir kez daha tekrarladı Hamide kızını düşünüyordu.
“Nasıl olacak Ceylan ya bulunamazsa?” demişti Hamide, Metehan da onların yanına gelirken “Hamide anne konuşalım mı?” o da bitmişti.
“Konuşalım oğlum.” Demişti kalkarken Metehan ile Hamide giderken Ceylan da arkalarından bakmıştı haberi alalı iki hafta olmuştu.
“Ne oldu oğlum?” Metehan iç çekerken “Anne bir şey söylemek ister misin?” Hamide ellerini kavuştururken “Nasıl gibi oğlum?” demişti
“Sizin ile Amine’nin ile uyumlu değil?” demişti “Hatta benim ki kadar bile tutmadı.” Metehan ona bakarken Gözyaşları içinde söyledi kızlarını nasıl bulduklarını ve evlat edindiklerini.
“Amine biliyor mu?” Hamide’nin omzunu sıvazlarken demişti “Hayır bilmiyor yani belli etmemeye çalıştık.” Metehan
“Ona söylemeniz gereken bir şey var.” demişti Hamide “Söyleyecetik zaten de korktuk bizden gider diye.” Demişti “Amine’nin kardeşi varmış. Hatta bir süredir ablasını izliyormuş.” Demişti. Hamide şaşırırken “Kardeşi mi varmış?” Metehan kafasını sallarken “Ablasının durmuna da öğrenmiş canını istesek verecek ama sadece Amine ile vakit geçirmek istiyor.”
“Amine çok sevinecek kardeşi olduğuna ama nasıl söyleyeceğiz.” Metehan bilmem işareti yapınca Hamide içeri girdi. Kızının odasına giderken nasıl söyleyeceğini düşünüyordu.
Amine’nin odasına girerken kapıyı tıklatmıştı Hamide “Gir.” cılız bir ses demişti Amine ne kadar güçlü gibi durmaya çalışsa vücudu yavaş yavaş ölüyordu “Kızım nasılsın?” diye yanaştı yatağa ve elini tuttu “İyiyim anne sen nasılsın?” Hamide tuttuğu eli okşarken ve arada öperken “Kızım sana bir şey söylemem gerek.” Dedi zorla gerisini nasıl getireceğini bilemeyerek “Söyle annem.”
“Kızım sen bizim öz kızımız değilsin ama seni gerçekten de çok sevdik.” Demişti Hamide, Amide’nin tepkisini beklerken “Biliyorum anne.” Hamide ilk şaşırsa da sordu “Nasıl belli etmemeye çalıştık sana?” şaşırmıştı kendi kızı gibi sevmiş ve korumuştu.
“Annem ilkokulda hatırlarsın öğretmenimle konuşmuştun orada konuşurken duymuştum çocuk aklı anlamadım ama büyüyünce de senin tüp bebek ile ilgili olan belgelerini buldum. Bana çok iyi davranıyordunuz o yüzden belli etmek istemedim.”
“Yani bunca yıl biliyor muydun?” hala üzerindeki şaşkınlığı atamayan Hamide “Evet anne biliyordum.” Hamide şükür ederken ve Amine’nin elini öperken “Biz yıllardır babanla söylesek bizi bırakır mı diye düşünmekten ölüp ölüp dirilmiştik.” Demişti “Sizi gerçekten çok sevşyorum hikayemi bilmiyorum ama bana güzel bir hilaye yazdırdınız.”
“Güzel kızım.” Diyerek sarıldı kapı açılmış Harun da girmişti “Baba.” Dedi Harun Hamide’ye dönüp “Söyledin mi?” demişti dolu gözlerle “Biliyormuş zaten.” Hamide’nin de gözleri dolarken “Nasıl?”
“Bunun ne önemi var baba biliyorum ama sizi çok ama çok seviyorum ve asla bu kızdan kurtulamazsınız.” Kendisini göstererek demişti Harun gülerken yanına vardı ve sarıldı. “O kızdan kurtulmak gibi bir niyetim de yok zaten.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asker'im
Ficção AdolescenteDaha 4 yaşında verildi eline al yıldızlı bayrak, büyürken bile bırakmadı babasının emanetini. Büyüdü ülkesini korumak için asker oldu. Hep korku vardı içinde bir kiza sevdalanırsa, sonunun anne ve babası gibi olmaktan korktu ve korktuğu da başına ge...