BÖLÜM 14
TAHRİKZamanın kopçası kopmuş; geçmiş ve geleceği bir arada tutan şimdi ikiye ayrılmıştı. Bir parmak boyutundaki kum saati yere düşmüş, içindeki kum taneleri ikiye ayrılan zamana doğru hızlı bir şekilde doluyordu.
Zihnim bu doluluğu görse de buna engel olamıyordu ama kalbim engel olmak ister gibi göğüs duvarlarıma bir korkuyla çarpıyordu. Korku...
Beni engelleyen duygunun ismi buydu.
Elimdeki notu sımsıkı tutup tırnaklarımın avcuma batmasına izin verdim. Kum taneleri geçmişe yeterince dolmayıp geleceğin üzerinden taşarken o geleceğin içinde Esat'ı gördüm.
Esat.
Abim.
"Esila neden cevap vermiyorsun?"
Yağız'ın sesi boşluğa bakan gözlerimi kendine doğru çevirirken ağır ağır yutkunup avcumu açıp içindeki notu ona doğru uzattım.
Yağız şaşkın bir şekilde avcuma bakıp notu aldığında "Oku," dedim korkuya karışmış fısıltılı bir sesle. Yağız beni ikiletmeden notu okuyup bir küfür savurdu ve kaşlarını çatıp konuştu.
"Bu Anıl'a zarar veren adam mı? Hani haberde geçen yabancı uyruklu?"
Midem kasılır bir hâlde "Bilmiyorum," dedim ve koşar adımlarla banyoya gidip klozete midemdeki her şeyi boşalttım. Çok korktuğumda midem bulanır, kusardım ve şimdi midemin boş olmasına rağmen beni tekrar tekrar klozetin başından ayırmıyordu içimdeki korku.
"Esila?"
Yağız'ın kapıyı açıp içeri girmesiyle ayağa kalkıp lavabo taşına tutundum ve aynadaki görüntüme bakmadan suyu açtım. Parmaklarımı sertçe yıkayıp ağzımı birkaç kere suyla çalkalayıp yüzümü yıkadım.
Yağız, banyoda bulunan kağıt havludan birkaç parça koparıp yüzümü sildiğinde "Esat'a zarar verecek," dedim. O an bu cümle bütün uvuzlarımda yankılanmış ve ben gerçeği fark etmişim gibi Yağız'ın kolları arasından çıkıp salona koştum.
Koltuğun üzerine bıraktığım telefonu alıp hızlı bir şekilde Esat'ın numarasını aradım. Hattan Esat'ın başka biriyle görüştüğüne dair cümleler duyduğum an kapatıp Teoman'ı aradım ama onun da başka biriyle görüştüğünü öğrendiğim de kalbim korkuyla kasıldı. Buna rağmen koltuğa oturup Yiğit'in numarasını tuşladım.
"Esila?"
Yiğit'in hareketli sesi beni şüpheye düşürürken "Yiğit," dedim ardından onun hareket eden sesini duymamla birlikte "Koşuyor musun sen?" dedim. Yiğit bir dakika boyunca sorumu yanıtsız bırakıp “Evet,” dedi nefes nefese kalmış bir sesle.
“Ne oluyor iyi misin?”
Korkum kendini tekrar somut olarak gösterdiğinde Yiğit, sık nefeslerin arasından “İyi gibiyim,” dedi. Tırnaklarım benden bağımsız enseme doğru çıktığında saç diplerimi çekmeye başlamıştım.
“Meysa'ya gelmem gerek Yiğit, beni alır mısın?”
Sesime yansıyan korku kulaklarıma dolduğunda gözlerimin içindeki titreşim, beni savunmasız hissettiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEYSA | Cehennem ♣️TAMAMLANDI♣️
Teen FictionYetişkin İçeriktir! "Sen, önünde dağları eriyen Tanrı değilsin ve ben de Tanrı'nın cennette kovduğu İblis değilim." * Cennetin kapıları üzerime kapanmış demir sürgüleri sertçe çekilmişti ve cehennem; ateşten akan dereleriyle susamış uvzuma şifa olac...