1.BÖLÜM
TAŞTAN TANRILAR
"Senin adamı ayarladım Esila."Duvarların yıkıldığı, insanların taştan tanrılara meydan okuduğu bir zamandayım. İçimde her geçen gün büyüyen kin; beni yaşadığım hayata, beni yaşatan yaratıcıma öfkeli kılarken attığım birçok adımın bana geri dönüşünü izliyordum.
Az kalmıştı...
İçimde büyüyen bu kinle beni bir başıma bırakanları yakmaya az kalmıştı. Çünkü onlar beni yok saymışlar, bir bez parçası gibi köşeye atmışlardı ama yanılmışlardı ben umdukları insan değildim.
O küçük kız çocuğu, bez gibi fırlatıldığı yerden doğrulup onlara ilerliyordu koşar adımlarla ve bu atacağım yeni adım bambaşka bir dünyanın kapısıydı. Şu an o kapının önünde duruyordum ve yapmam gereken tek şey o kapıyı itmek olacaktı.
"Ayarladın mı?" dedim içimde baş gösteren heyecanı bastırarak. Kenan başını onaylar anlamda sallayıp konuştu.
"Evet ama konuştuğumuz gibi para karşılığında götürecek seni."
Zihnim, engelleri aşmış hızla amacına ulaşırken yüzümde şeytani bir gülümseme oldu ve "Para işi halledilir, sen adamı gönder çünkü bir an önce gitmek istiyorum," dedim.
Kenan gözlerini kısıp "O illet yere gideceğinden Batuhan'ın ve Yağız'ın haberi var mı?" dediğinde tek kaşımı kaldırıp "Sana ne?" dediğimde Kenan bir adım daha yaklaşıp gözlerini yeşil sarı gözlerime dikti.
"O cehenneme gideceksin ve önce bana geliyorsun, ben sana birilerini buluyorum üstelik bahsettiğim adamlar benim arkadaş olduğum kişiler, anladın mı bana ne olduğunu?"
Kenan'ın meydan okuyan tavrına üstten bakıp "Arkadaş olduğun kişilerle önce iletişime geçecektin, 'Esila böyle bir şey yapıyor,' diye. Şimdi karşıma benim işime bana bulduğun adamı çağır," dedim.
Kenan göz devirip bir adım uzaklaştı ve durduğumuz kafenin karşısındaki uzun caddeye doğru bir işaret yaptı. Saniyeler sonra da caddede duran arabalardan birinden oldukça genç duran bir çocuk inip bize doğru yürümeye başladı.
"Bu mu beni götürecek olan?"
"Evet, ismi Yiğit."
Kenan, gözlerini Yiğit'ten ayırmadan konuşunca ben de birkaç metre uzağımızda olan Yiğit'e diktim gözlerimi.
Uzun boyu bakar bakmaz ilk dikkat çeken yeriydi. Kemikli yüz tipi ve gözlerinin çöküklüğü olduğumuz yerden bile belli oluyordu ama göz rengini seçememiştim buna rağmen yanık tenine yakışacak göz renginin yeşil olduğuna kalıbımı basabilirdim.
"Selam."
Yiğit'in soğuk ve mesafeli sesi biraz önce süzdüğüm bedeniyle karşımda dikilirken "Selam," dedim güçlü bir sesle.
Kenan, "Kafede oturalım," dediğinde bir adım kenara kayıp benim kafeye girmemi bekledi. Ben de hızlı adımlarla kafeye girdiğimde direkt merdivenlere yöneldim ve kafenin teras yerine geçip kimsenin olmadığı taraftan bir masa seçerek oturdum. Ardımdan gelen Kenan ve Yiğit tam karşıma oturunca lafı uzatmadan konuya girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEYSA | Cehennem ♣️TAMAMLANDI♣️
Teen FictionYetişkin İçeriktir! "Sen, önünde dağları eriyen Tanrı değilsin ve ben de Tanrı'nın cennette kovduğu İblis değilim." * Cennetin kapıları üzerime kapanmış demir sürgüleri sertçe çekilmişti ve cehennem; ateşten akan dereleriyle susamış uvzuma şifa olac...