28. KATİL

86 16 26
                                    

BÖLÜM 28
KATİL

Güven, insana verilmiş en hassas duygudur. Anne rahmindeki plesantanın varlığı gibi insanın gelişiminde olması zorunludur. Bazen o plesanta gibi insanın boynuna dolanır, bedenini morartır insana ölüme en yakın olduğu ânı yaşatır bazen de insana yaşam olur, insanı besler, büyütür.

İnsanı, tek başına bin katlı bir binayı ören inşaat işçisi gibi ya da deprem olurken o bin katlı binanın tepesindeki ev sahibi gibi hissettir.

Her teşbihe uyacak ve uyduğu her teşbih için en doğru tanım olacak bir duygu; güven.

Şimdi ben Yalçın'a güvenip güvenmediğimi hâlâ çözememişken kurduğu cümleyle arkama dönüp bakışlarımı yüzünde gezdirdim.

"Neden böyle bir şey söyledin?"

Yalçın, bana doğru birkaç büyük adımda gelip tam karşımda durdu.

"Sana söylediklerimi Esat'a söylediğini tahmin edebiliyorum ve Esat, bu olanları amcanın yanına bırakmaz aynı şekilde amcan da senin yanına. O adam insanın içindeki öldürücü bir parazit gibidir varlığını fark ettirmeden insanı öldürür ve doğum günün onun için en büyük fırsat olacak."

Tek kaşımı kaldırıp "Doğum günüm onun için nasıl bir fırsat ki?" dediğimde Yalçın, solgun kahverengi gözleriyle beni inceledi.

"Bilmiyorum yine de öyle hissediyorum ya da amcanı tanıyorum diyelim."

Şüpheci bakışlarımı Yalçın'ın üzerinden çekmeden "Anladım," dedim ve onu ardımda bırakıp Yiğit'le birlikte bahçeden çıktık. Yiğit'le arabaya binene kadar hiç konuşmadan ilerledikten sonra Yiğit, arabayı çalıştırıp "Yalçın ne anlattı?" dediğinde arabanın kendi tarafımdaki camını açıp içime derin bir nefes aldım ardından Yiğit'e dönüp her şeyi anlattım.

Yiğit şaşkınlık dolu bir sesle "Nasıl yani Banu'nun bebeğinin babası Yalçın değil miymiş?" dediğinde içime derin bir nefes alıp "Yalçın'ın anlattığı bütün her şey o kadar şaşırtıcıydı ki hangisine şaşıracağımı bilemedim üstelik o bebeğin babası Esat'mış," diyerek üzgün gözlerle Yiğit'e baktım.

"Şu an o bebek ve Banu yaşıyor olsaydı belki de birçok şey farklı olabilirdi."

Kurduğum cümleden sonra Yiğit başını olumsuz bir anlamda sallayıp "Sanmıyorum çünkü Banu olduğumuz hayatı değiştirmek değil bu hayata hükmetmek için vardı, o bebek de bunu yapabilmek için onun en büyük silahı olurdu," dediğinde gözlerimin önüne Esat'ın babalık yaptı sahnelerin hayali geldi. Baba olmak istemiyordu ama bence o çok merhametli bir baba olurdu ve bebeğin onda oluşturduğu merhamet duygusuyla çok daha iyi biri olurdu.

"Zaten Esat'ta baba olmak istemiyor. Banu bu yüzden ona bebeğin Yalçın 'dan olduğunu söylemiş. Bunu söylemek bana düşer mi bilmiyorum ama iki yakın arkadaşla birlikte olmak etik bir hareket değil. Yalçın da benim gibi düşünmüş olmalı ki Banu, Esat'ın yanına gittikten sonra Yalçın bir daha Banu'ya dokunmamış."

Yiğit, bana kısa bir bakış atıp "Yanıldığımız nokta herkesi kendimiz gibi görmemiz ama bunu yapmamalıyız. Sen Elisa'sın o Banu. Senin için karakter, arkadaşlık gibi şeyler ön plandadır onun içinse güç, zenginlik, birilerine hükmetme hırsı ve Banu yaşıyor olsaydı, sen de rahatsız olduğun bu durumu dile getirseydin durumu pişkinliğe vuracaktı muhakak. Bu yüzden başkalarının etik kurallarını düşünmek yerine en yakınlarımızı başkalarının etik kurallarına kurban etmekten kurtarmaya çalışmalıyız. En azından sevdiğimiz kişiler için çabalarız. Çabalarımız sonuçsuz kalsa bile bu yaptıklarımızın boşa olmadığına dair vicdanımız rahatlayan bir bahanemiz olur. Üstelik burası Meysa, burada ahlaki kurallar ya da 'doğru' dediğimiz şeyler yoktur. Meysa kuralları ve herkesin çıkarıyla orantılı doğruları vardır," dediğinde onun yine olgun tarafına hak verdim.

MEYSA | Cehennem ♣️TAMAMLANDI♣️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin