Mutsuzdum ama önemi kalmayan bir mutsuzluktu artık bu.
Aramıza mesafeler girmişti. Yıllar ve yollar girmişti. Ölüm girmişti bizim aramıza. En önemlisi de başka bir kadın girmişti.
Allah kahretsin neden hala gözlerinin içerisindeki kıpırdanmaya manalar yüklemeye çalışıyordum.
Artık önemi olmayan bir mutsuzluk değil miydi bu?
Kalbim onun yanında neden hala bu kadar hızlı çarpıyordu. Hala neden hissediyordum bu lanet olasıca ağrıyı.
"Bırak beni!"
Transa girmiş gibi kitlendiğim noktadan çektiğim gözlerim siyah gözlerinin olabildiğince uzağındaydı.
Ellerinin arasından çekmeye çalıştığım kollarımı elini ateşe değen bir çocuk gibi aniden bırakmıştı.
Farkında olmadan dokunmuştu. Dokunmaya bile tahammül edemediği bir ucube gibi hissetmiştim kendimi her zaman.
Bu duygunun tohumlarını yüreğime eken doruktu.
"Soruma cevap ver."
Bağırıyordu.
"Ne diyorsun sen ya?"
"Ne zamandan beri kullanıyorsun bu zehri?"
"Seni ilgilendirmez."
"Beni ilgilendirmez öyle mi? Demek beni ilgilendirmez."
Sesi aşağılar vaziyette olmasına rağmen korkunç derecede öfkeli çıkıyordu.
"Evet seni ilgilendirmez. Benimle ilgili hiçbir şey seni ilgilendirmez."
Oturduğu noktadan kalkan doruk çıldırmış gibiydi. Ayağını konsolun üzerindeki sandalyeye sert bir şekilde vurmuştu.
Doruğun tekmesiyle yere düşen sandalyenin çıkardığı ses zihnimdeki zehrin etkisini siliyordu.
"Kimi ilgilendirir o zaman?"
"Gider misin artık doruk."
"Sana bu zehri veren oruspu çocuğunu mu ilgilendirir?"
Bağırarak konuşuyordu. Çileden çıkmış bir vaziyette karşımda duran doruk aldığı cevaplardan memnun değildi.
"Ne saçmalıyorsun sen?"
"Saçmalıyorum öyle mi uzay denen o oruspu çocuğu gittiğim günden beri seni hergün zehirliyor ve ben saçmalıyorum öyle mi?"
"Bunların uzayla bir alakası yok."
"Yalan söylemeyi kes artık herşeyin suçlusunun o oruspu çocuğu olduğunu bilmiyor muyum ben."
"Senin ne bildiğin de ne düşündüğün de artık benim umrunda değil doruk."
"Doğru senin umursadıkların çabuk değişiyor bu aralar."
Benim umursamadıklarım çabuk mu değişiyordu?
Şaka mıydı bu?
Bunu söyleyen doruk muydu gerçekten de?Altı yıldır yoktu ve benim umursamadıklarım çabuk değişiyordu öyle mi?
Geçmişteki küçük anı kırıntılarına saygı duymayan hatta bunları anımsamaya bile dayanamayan ben değil doruktu. Bize dair küçücük bir umudu acımasızca kıran da oydu.
Bende en az doruk kadar sinirliydim. Aramızda kıvılcım çıkartabilecek kadar güçlü bir çekim ve katliam çıkartabilecek kadar güçlü bir öfke vardı. Herşeyin suçlusu uzay değil doruktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANAVARIN KALBİ (+18 )
Teen FictionDoruk yasaktı, günahtı, hastalıktı. Bir yasağın karşı konulamaz büyüsüne kapılmanın ne demek olduğunu hiçbir zaman anlamayacaklardı.