"Cehenneme kadar yolunuz var! Anladınız mı beni cehenneme kadar yolunuz var."
"Gidin ve bir daha asla dönmeyin bu eve anladınız mı beni bir daha asla dönmeyin bu eve!”
“Senden nefret ediyorum doruk."
"Senden nefret ediyorum dorukkkkk!"
"Senden nefret ediyorum doruk öztan. Duydun mu beni senden de yanında getirdiğin o oruspudan da nefret ediyorum.”
"Seni benden uzaklaştıran herkesten nefret ediyorum."
"Seni benden uzaklaştıran her şeyden nefret ediyordum."
"Senden nefret ediyorummmmm!"
"Yanında getirdiğin o orospudan nefret ediyorum."
"Seni seven her kadından nefret ediyorum."
"Senden nefret ediyorum doruk."
Avazım çıktığı kadar bağırıyor çaresizce feryat ediyordum sesimi kimsenin duymadığını bildiğim lanet olasıca duvarların arasında.
O duvarların sesi yutma ölümü sessizce örtme gibi huyu vardı.
Sesimi evdeki çalışanlardan tutun da kapıdaki köpeğe kadar herkes duyuyor ama aynı zamanda da hiçkimse duymuyordu.
Kimsenin kulak vermeye cesaret edemeyeceği bir acıydı bu.
Bilenin sustuğu görenin inkar ettiği bir acı.
Ah bu lanet olasıca duvarlar neden yanlızca beni boğuyordu?
Neden bu lanet olasıca duvarların arasında bir tek benim sesim kayboluyordu?Herşey üstüme üstüme geliyor içinde bulunduğum durum daha da bunaltıcı bir hal alıyordu.
Ağız dolusu bağırmak fayda etmiyordu. Bağırmak, haykırmak, feryat etmek hatta tepine tepine ağlamak bile fayda etmiyordu. Hiçbir şey fayda etmiyordu bu acıya.
Göğüs kafesim karanlık bir hapishaneyi andırıyordu. Nefes alamadığımı hissediyordum.
Hıçkırarak ağlamaya başlamıştım yeniden.
İçim de bir yer o kadar çok acıyordu ki...
Bıçak kesmiş gibi neşter değmiş gibiydi.
Bu acının bir tarifi yoktu. Kalbim tarifini bile yapamadığım lanet olasıca bir duygunun esiri olmuştu.Bir hastalık bir saplantıydı bu hissettigim. Başka hiçbir açıklaması yoktu, olamazdı.
Ben onun için ölüyordum ama o arkasına bile bakmadan gidiyordu gidebiliyordu. Belki de bu kadar dağılmamın tek sebebi gitmiş olması değil yeniden gitmiş olmasıydı.
Zihnim yeniden benimle seviştiği gecenin sabahına terk edildiğim o kanlı geceye dönmüştü adeta. Aklımın sokaklarında cirit atan şeytanlar her zamankinden daha da acımasızdı.
Issız bir mezarlığı andıran zihnim yıllar önce bir canavarın dokunarak öldürdüğü küçük bir kız çocuğunun kapanmayan mezarıydı.
Ölen sadece azra değildi. Keşke yıllar evvel ölen sadece azra olsaydı. İçimdeki o küçük kız çocuğu da azrayla birlikte ölmüştü.
Kendim için değildi sanki döktüğüm yaşlar o küçük kız çocuğu içindi. Ben sevgiyi bilmeyen bir canavarın içimdeki küçük kızı öldürmesine göz yummuştum.
O canavar içimdeki küçük kızı sevgisiz elleriyle boğmuştu yıllar önce.
Ben sadece sevgiyi bilmeyen bir canavarın beni sevmesini istemiştim.
![](https://img.wattpad.com/cover/230397762-288-k857257.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANAVARIN KALBİ (+18 )
Ficção AdolescenteDoruk yasaktı, günahtı, hastalıktı. Bir yasağın karşı konulamaz büyüsüne kapılmanın ne demek olduğunu hiçbir zaman anlamayacaklardı.