İstemenin yetmediği bir noktaydı burası. İkimizi de perişan etmişti.
Zaman hangi aldığını geri vermişti ki bizden aldıklarını geri versindi.
Zaman bizden çoğu şeyi almıştı.Zaman bizden asya ve doruk gerçeğini çalmış, masumiyetimizi götürmüştü. Ne ben eski asya ne de o eski doruktu. Hiçbir şey eskisi gibi değildi. Bu saatten sonra da olmayacaktı.
Asya ve doruk diye birşey yoktu. Hiç olmamıştı. Şimdiyse hiç olmayan bir hayali feda etmeye gelmişti sigaranın izleri gibi vücudunda yanık izleri olduğunu saklayamayan zihni yamalı bir kadın.
"Yeter artık doruk. Daha fazla sürükleme beni peşinden."
Sürükleyen doruktu.
Peki ya sürüklenen?Yıllarım, gençliğim, zihnim, kalbim, hangisiydi sürüklenen?
Ben miydim sadece dorugun ellerinin arasında sürüklenen.Belki de hepsiydi. Hepsinin ortak kaderi ve kederi bedenime hapsolmuş bir zavallının esiri olmaktı.
Ellerimi sıkıca tutan ellerinden şiddetle çekmiştim ellerimi. Hırsın gölgesine saklanan bir kibir yığınından başka birşey değildi bu.
"Asyaaaa!"
Karşımdaki adam şaşkındı. Ona hep koşmuş onu hep istemiştim. Şimdiyse ne hissettiğimi bende bilmiyordum.
Doruğu kafamda bitirdiğimi düşündüğüm bir anda doruğun yaptıkları bütün hâkimiyetimi sarsmıştı.
"Dinle beni asya."
"Dinle beni doruk."
Diye yalvaran bendim oysa yıllarca. Roller ne çabuk değişmişti.
"Gidelim burdan bizi kimsenin tanımadığı yargılamadığı çok uzak bir yere gidelim."
"Uzaklık benim kalbimdeydi doruk. Yıllarca o uzaklığı ben hep kalbimin en derinlerinde hissettim. Bunu bana sen hissettirdin."
"Bakma bana böyle. Böyle bakmaya hakkın yok senin."
"Herkesi herşeyi arkamızda bırakalım."
"Aşkı?
Aşkı da mı arkamızda bırakıp gidelim doruk.""Yasemin sana aşık."
"Değil asya hiçbir şey senin zannettiğin gibi değil."
"Asıl hiçbir şey senin zannettiğin gibi değil doruk."
"Senden başka hiçbir şey hiç kimse umrumda değil asya."
"Sen arkanda bıraktığın yıkımları göremeyecek kadar vicdansız bir insansın çünkü."
"Annenden babamdan çok uzaklara gidelim. Sadece sen ve ben asya, sadece sen ve ben olalım."
"Bu söylediklerin...
Sen kendinde değilsin doruk.""Değilim! Ben seni sevdiğimi anladığım günden beri hiç kendimde değilim Asya. Sensiz yaşayamıyorum. Sensiz nefes alamıyorum anla beni."
O kadar tanıdık geliyordu ki söyledikleri.
Ona defalarca aşkımı haykırdığım noktada ondan vazgeçtiğimi düşündüğüm başka bir noktadan yara alıyordum.Neden şimdiydi?
Neden önce değil de şimdiydi?"Sen hastalıksın doruk. Sen benim için sadece bir hastalıktın. İyileştim ben. İyi oldum. Bana daha fazla zarar veremeyeceksin artık. Daha fazla yaralayamayacaksın beni. İzin vermeyeceğim bunu yapmana."
"Seni seviyorum asya seni köpek gibi seviyorum."
"Aşk değil bu doruk. Sevgi değil hissettiğin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANAVARIN KALBİ (+18 )
Ficção AdolescenteDoruk yasaktı, günahtı, hastalıktı. Bir yasağın karşı konulamaz büyüsüne kapılmanın ne demek olduğunu hiçbir zaman anlamayacaklardı.