Sevginin ya da çok sevmenin nasıl bir sebebi yoksa sevmemenin ve de sevilmemenin de yoktu belki.
Uzayın söyleyeceği hiçbir şey bunu değiştiremeyecekti. Hem ne söyleyebilirdi ki?
O da sevilmiyordu. Cevabını onun da bilmediği sorular vardı.
Gözlerinin içerisinde benim sebep olduğum ve yine sadece benim görebildiğim bir harebeyi saklıyordu karşımdaki adam.
Kalpleri hiçbir zaman onları sevemeyecek insanlara ait olan iki ölüydük biz. Ruhlarını aşkları uğruna şeytana satacak olan iki ölüydü asya ile uzay.
Hiç var olmamış ve var olmayacak düşlerin peşinde koşan iki deli...
Elleri saçlarımı şefkatle okşayan uzay gözlerimdeki yaşları siliyordu bir bir. Dokunmasını istediğim adam değil de bir başkası dokunuyordu saçlarıma.
Bir başkasının kollarında avunuyordum bir başkasının kucağında ağlıyordum yıllar önceki gibi.
Dudaklarım titriyordu, dişlerim birbirine çarparak ağlamaya devam ediyordum.
Korkunç bir halde korkunç bir acının kıskacında can çekişiyordu yüreğim. Karşımda duran adamın elleri yaşlarımı usul usul silerek dudaklarıma oradan da boynuma inmişti.
Yumuşacıktı dokunuşları. İpek gibiydi. Acıtmıyordu! Doruğun elleri gibi değildi uzayın elleri.
Dokunmaya korkuyormuş gibi dokunuyordu öldürmeye yemin etmiş gibi değil.Aramızda nefes almayı bile güçleştirecek kadar kısacık bir mesafe kalmıştı. Çok yakındık çok fazla yakındık. Olmaması gereken bir yakınlıktı bu.
Yanlış zaman da yanlış yerdeydi her zaman ki gibi uzay. Burda olmamalı, böyle bakmamalıydı.
"Bana böyle bakma."
"Nasıl?"
"Böyle işte."
"Sana nasıl bakıyorum."
Bana benim doruğa baktığım gibi bakıyordu.
"Beni bu hayatta hiç kimse senin gibi sevmedi."
"Ben de seni sevemiyorum mu diyeceksin."
Acı acı gülümsüyordu. Aldırmıyormuş gibi davransa da canının yandığının farkındaydım.
Sevgisizlik yavaş yavaş öldürürdü. Farkındaydı o da benim gibi yavaş yavaş ölüyordu.
Ilık nefesi titreyen dudaklarıma çarpıyor ve gözlerinde tutkunun izlerini gördüğüm kötü çocuk bu gece bana herkesten daha iyi hissettiriyordu.
Bakışları ruhumu bütün kusurlarıyla çırılçıplak görüyordu. Saklanamadığım tek insandı uzay.
Üstelik başkasını sevdiğimi bile bile istiyordu benimle olmayı. Bir teni bir kadını ister gibi değil bir sevgiliyi ister gibi istiyordu benimle olmayı.
Sadece sevişmek değildi istediği biliyordum. Uzay doruk gibi değildi. Kötü çocuk porselen bebeğe tapıyordu.
Tıpkı doruğu istediğim gibi istiyordu beni. Tıpkı doruğu beklediğim gibi bekliyordu benimle olacağı günü.
Alkol kokan dudakları doruğun o geceki dudakları gibi günaha davet ediyor cennetten sürgün edilen siyah melek yasak olan bir günahı delice arzuluyordu.
Dudakları titreyen dudaklarımı bulan adam üst dudağımı büyük bir açlıkla emmeye başlamıştı.
Dudaklarımız ahenkle dans ediyordu. Uyumluydular!
Tıpkı bizim gibi tıpkı ne olursa olsun bitmeyen arkadaşlığımız gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANAVARIN KALBİ (+18 )
Fiksi RemajaDoruk yasaktı, günahtı, hastalıktı. Bir yasağın karşı konulamaz büyüsüne kapılmanın ne demek olduğunu hiçbir zaman anlamayacaklardı.