Zihnimin durmadan fısıldadığını kalbim duymuyordu bile.
Zaten aklın dediğini kalp hiçbir zaman duymazdı ki. Benim kalbim de duymuyordu aklımın söylediklerini.
Yıllarım gitmişti.
Yıllarım...Git burdan diyordu aklım kalbime. Hemen şimdi arkana bile bakmadan çek git burdan.
Gitmek çare miydi?
Gittiğin yere içindekini de bir gram eksiltmeden götürdükten sonra gitmenin ne faydası vardı.Gitmiştim aslında gitmesine de kalbim gidememişti.
Ahhh kalbim!
Lanet olasıca kalbim!Bunca şeye rağmen bana her daim ihanet içerisinde çarptığını bildiğim kalbim.
Bana ihaneti zafer sayan kalbim. Beni her daim kalabalıkların içersinde yapayanlız bırakıp giden kalbim.
Doruğun karşısında yenilmeye mahkum olan kalbim.
Neden böylesine hızlı çarpıyordu ki?
Neden durmuyordu. Neden kesilmiyordu sesi.Göğsümün içerisindeki depremler her zamankinden daha da şiddetliydi bu defa.
Kalbim göğsümden dışarı çıkacaktı sanki.
Elimden gelse göğsümün içerisindeki et parçasını tırnaklarımla çöküp çıkarmak hapsedildiği karanlıktan kurtarmak istiyordum onu.
Doruk!
Lanet olasıca doruk.
Doruk!Adı dilimi yakan, varlığı kalbimi lime lime parçalayan hissettirdiği zihnimi darmadağın eden doruk.
Sen bir lanetsin doruk. Sen benim lanetimsin. Sen benim zihnimin en karanlık noktasındaki en acımasız katilsin.
Tek damla akıtmadan öldüren bir canavarsın.
Sen hissiz bir canavarsın doruk. Çığlık çığlığa bağırmak istedigim bir noktada dilimi lal eden bir feryatsın sen.
Uzay!
Uzaya bunu yapamazsın asya diye bağıran yanıma lanetler savuruyor doruğu görünce hissettiklerime küfürler ediyordum.Neden böyle hissediyordum?
Allah kahretsin ben neden böyle hissediyordum.Burda ne işim vardı benim. Zaten her zaman olmamam gereken yerlerde olma gibi kötü bir huyum vardı.
Yine olmamam gereken bir yerde hissetmemem gereken bir duyguyla iç içe geçmiş vaziyetteydim.
Uzayı anımsayan zihnim girdiği histerik krizden sıyrılmayı istiyor lakin beceremiyordu.
Ben neyi becermiştim ki zaten. Aptalın ezigin salağın tekiydim.
Bir kadın aynı zamanda iki ayrı adamı sevebilir miydi?
Sevmeyi bile beceremiyordum.
Saçmalıktı belki lakin ikisini de seviyordum.
Aşk değildi belki de hissettiğim. Bir çeşit şuur bozukluğu bir çeşit dengesizlikti.
"Asyaaaaa!"
Canavarımın beş aydır ilk defa duyduğum sesi mantıklı düşünmeye çalışan güçlü yanıma çelme takıyordu.
"Dorukkkk!"
İsmini anan dudaklarım tuhaf bir şekilde titremeye başlamıştı. Zelzeleye tutulmuş gibi titreyen bedenim vebalı bir hasta gibi çırpınıyordu.
Doruk!
Zihnimin dikenlerle dolu olan kanlı ihtimali..."Güzelimmm!"
"Dorukkkkkkk!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANAVARIN KALBİ (+18 )
Teen FictionDoruk yasaktı, günahtı, hastalıktı. Bir yasağın karşı konulamaz büyüsüne kapılmanın ne demek olduğunu hiçbir zaman anlamayacaklardı.