Kimsenin sevemeyeceği kadar çirkin olmak kötüydü belki ama doruğun sevemeyeceği kadar çirkin olmak korkunçtu.
Korkunç hissettiriyordu.
“Sen öyle diyorsan...”
Yutkunarak kurduğum cümle yarım kalmıştı. Boğazıma oturan ağırlık tamamlanmasına müsaade etmiyordu.
Derdim çirkin olmak değildi. Derdim doruğun sevemeyeceği kadar çirkin olmaktı.
“Evet ben tam olarak öyle diyorum."
Gülüyordu. Kalbimi kırıyor ve bundan aşırı derecede zevk alıyordu.
"Şimdi söyle bakalım kötü cadının çirkin kızı neden yardım ediyorsun bana?”
Annem onun için kötü cadı, bense kötü cadının çirkin kızıydım.
“İlla bir nedeni mi olmalı sana yardım etmemin?”
“Olmalı!”
“Sen olsan bana yardım etmez miydin?”
“Etmezdim!”
Bu kadar kesin ve netti işte cevabı. Etmezdi biliyordum. Dünya yüzünde nefret ettiği tek insanın kızıydım ben.
Ölsem bile bana asla yardım etmeyeceğini daha önce milyonlarca defa ispatlamış bir adama sorulabilecek en saçma soruyu sormuştum.
Tek bir sözcüğü yetmişti içimdeki kırıkları gözlerimden damla damla taşırmaya.
Kalbimi tek bir kelimesiyle darmadağın ettiğinin farkında bile değildi. Hoş farkında olsa da yapardı aynı şeyi biliyordum. Canımı acıtmaktan zevk alıyordu çünkü.
Güçlükle odasına çıkarmayı başardığım doruğu yatağının üzerine bırakmaya çalışırken kocaman bedeninin üzerine düşen cılız bedenim hastalıklı bir kuş gibi çırpınıyordu.
Bu aramızdaki şey her neyse bir hastalıktı en başından beri biliyordum bunu.
Yüreğime düşen ilk ateşin ruhumu eninde sonunda yakıp kül edeceğini biliyordum.
Ölümüm dudakları kan kokan canavarın sevgiyi bilmeyen ellerinden olacaktı. Kaçınılmaz sonun ilk fragmanı yayındaydı.
Ona karşı koyamayacağımı ikimizde çok iyi biliyorduk. Ne zihnim ne de bedenim ona karşı koyabilecek karşı güçlü değildi.
Fiziksel olarak alt etmenin imkansız olduğunu bildiğim adamı zihinsel olarak reddetmek de imkansızdı.
Allah kahretsin onu istiyordum. Onunla sevişmeyi, ona dokunmayı onu sevmeyi onunla olabilecek olan herşeyi ama herşeyi istiyordum. Onunla ilgili bütün ihtimaller güzeldi. Çok güzel!
Arzulamanın çok ötesinde bir şeydi bu istek. Bir ihtiyaç gibiydi. Muhtaçlık açlık gibiydi.
Hiç bitmeyen bir susuzluk hissi...
Dinmeyen bir ağrıydı.
Ağrıyordu!Üzerine düştüğüm doruğun üstünden kalkmak için eğildiğimde arkadan belime sarılan kocaman elleriyle ne yapacağımı bilemez bir hale gelmiştim. Sudan çıkmış balık gibi çırpınıyordum ellerinin arasında.
Doruk yasaktı, günahtı, hastalıktı.
Doruk imkansızdı, olmazdı.Yasak olduğunu bildiğiniz bir günahı karşı konulamaz bir istekle arzulamak kaçınılamaz sonun başlangıcını getirecekti.
Canavarın kalbime sapladığı hançer yüreğimi kızıla boyuyordu. Geçmişin ve geleceğin kesiştiği noktada yeni bir başlangıç yapmak olanaksızdı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANAVARIN KALBİ (+18 )
Teen FictionDoruk yasaktı, günahtı, hastalıktı. Bir yasağın karşı konulamaz büyüsüne kapılmanın ne demek olduğunu hiçbir zaman anlamayacaklardı.