Bütün yüzler bir anda haldun amcaya çevrilmişti. Doruk ve uzay kavga eden küçük çocuklar gibi yakalanmışlardı gecenin sonunda.
Bu ikisinin yıllardır paylaşamadığı neydi?
İnanın bilmiyordum. Uzayın doruktan nefret etmek için gerekli sebepleri vardı. Ama dorugun uzaydan nefret etmek için geçerli hiçbir sebebi yoktu aslında.
Ama yine de doruk da en az uzay kadar nefret doluydu.
Haldun amcanın yanından koşarak gelen annem yerde perişan bir halde kıvranan bedenimi kaldırmıştı yerden.
Endişeli ve tedirgindi. Ona yardım eden çalışanların da katkısıyla apar topar odama getirilmiştim. Aşağıda neler olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu.
Yatağın üzerine bırakılan bedenim histerik ve saplantılı bir zavallı olduğumu ayan beyan ortaya seriyordu Seray öztanın zehirli sözcükleriyle.
Annemin dili gibi sözcükleri de zehirliydi.
"Allah kahretsin asya seni Allah kahretsin."
"Susss!"
"Dinleyeceksin beni küçük budala."
"Of madem susmayacaksın devam et o zaman. Akıt zehrini."
"Seni gitmeden defalarca uyardım."
"Uyarmak yerine keşke gitmeseydin annecim. Keşke yanlız bırakmasaydın beni."
"Herşeyi oyun zannediyorsun hala. Hiçbir şeyi ciddiye aldığın yok."
"Anne gider misin artık başım ağrıyor cidden. Seni çekecek halim yok."
“Senin bu akılla daha çok başın ağrır."
"Malesef annecim bu konularda senin kadar usta değilim."
"Allah kahretsin neden yapıyorsun kendine bu eziyeti neden o çocuk için mahvediyorsun bütün geleceğini."
"Benim ondan başka bir gelecegim yok anla artık bunu."
"Yazık değil mi uzaya. Seni ne kadar çok seviyor görmüyor musun?”
“Görüyorum!”
Yorganı başıma kadar çekmiştim. Annemi daha fazla dinleyecek halim kalmamıştı.
Doruk benim tek geleceğimdi. O olmadan olmayacaktı. Ondan başka hiçbir yolum hiçbir seçeneğim yoktu benim. Anlayacaklardı!
“Benim için uzayla kavga etti.”
Yorganın altında yüzüme yayılan gülümsemeyle gözlerimi yummuştum. Dilimdeki hep aynıydı.
Durmadan aynı şeyleri tekrar ediyordum. Benim için kavga etmişti. Doruk benim için kavga etmişti. Uzayın beni zorla öptüğünü düşündüğü için kavga etmişti uzayla.
Gözlerimi zorlukla açtığımda sabah olmuştu. Baş ucumda durmadan söylenen annem dün geceden beri aynı şeyleri söyleyip duruyordu.
"Sen hala burda mısın?"
“Aç gözlerini çabuk hesap vereceksin bana uyan artık.”
“Anne git başımdan.”
“Kalk diyorum sana kalk çabuk.”
Üzerimdeki yorganı üzerimden çekip alan annem ona hesap vermem konusunda oldukça kararlıydı.
Gözlerimi zorlayarak da olsa açtığımda herşey o kadar boktan ilerliyordu ki...
Başım sanki çatlayacakmış gibi fena bir halde durmaksızın ağrıyordu. Her yerim sızlıyor bütün bedenim dayak yemiş gibi şiddetli bir şekilde ağrıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANAVARIN KALBİ (+18 )
Teen FictionDoruk yasaktı, günahtı, hastalıktı. Bir yasağın karşı konulamaz büyüsüne kapılmanın ne demek olduğunu hiçbir zaman anlamayacaklardı.