Kanaması sanki hiç bitmeyecekmiş gibi acıtan bir yaraydı bu. Tenime değen rüzgar taneleriyle ciğerlerime işliyordu.
Başkasıyla evlenecekti!
Tanrım aklımı korusun delirmek üzereydim.Bir başkasıyla evlenecekti ve hala utanmadan yüzüme bakabiliyordu.
Karşıma geçebiliyordu.Hesap sorabiliyordu.
Ne hakkı vardı buna?Hayatımı yeterince mahfetmemiş miydi zaten?
Yaşadığım sinir harbi öldürmeye aç bir barbar gibi saldırmaya hazırdı. Patlamaya hazır bir bomba gibi bekliyordu tetikte.
Dudakları kana susayan bir canavardı karşımdaki. Dişleri kana değmişti, kanın kokusunu almıştı. Tatmadan gitmeyecekti.
Aşk değildi bu.
Olamazdı!
Böyle bir adamı sevmiş olamazdım.Gözlerimin içerisine her zamanki gibi öfkeyle bakıyordu geceden bile siyah olan gözleri.
Karşımdaki adamın gözlerinin içerisinde gördüğüm tek şey nefretti. Uzayın bakışları gibi değildi ki onun bakışları.
Doruğun bakışlarında kin vardı hırs vardı intikam vardı. Almaya yemin etmiş kaybetmeye tövbe etmiş bir adamın bakışlarıydı bunlar.
Nerde olsa tanırdım ben bu bakışları. Kazanmak için birçok şeyden vazgeçmişti. Uzayın bakışları gibi olamazdı ki onun bakışları.
Farklıydılar!
Biri vermeye diğeri almaya yemin etmiş gibiydi. Biri istiyor diğeri vazgeçmiyordu.Ahhhh uzay!
Zihnimin karanlığına sürgün ettiğim kalbimin müebbet mahkumu...Şunu kabul etmem gerekiyordu ki yaşadığım müddetçe hiç kimse bana uzay gibi bakmayacaktı.
Baktığım hiçbir gözde onun sıcaklığını bulamayacaktım. Hiç kimse beni uzayın sevdiği gibi karşılıksız sevmeyecekti.
Bileğimi sıkan öfkeli ellerin arasında sürüklenmekten yorulmuştum. Bu gece yaşananlardan dolayı hesap sorabilecek en son insan bile değildi oysa doruk.
Ona neydi!
"Bırak kolumu!"
Geceyi dolduran öfkeli sesim karanlığa çarpıyor ve boşlukta acımasızca yayılıyordu.
Bu saatten sonra Doruğun değil yüzünü görmek sesini duymak bile istemiyordum.
Geldiği yere defolup gitmesi hepimiz için en iyisiydi. Tıpkı yıllar önceki gibi def olup gitmesi gerekiyordu.
Onun en iyi yaptığı şey gitmek değil miydi zaten. En iyi bildiğini yapsın ve gitsindi o zaman.
Karşımdaki adamı tanıyamıyordum artık. İntikam uğruna bambaşka birisine dönüşmüştü.
Zaman en büyük öğretmendi. Öğretecekti ikimize de gerçek manada aşkın ve acının ne demek olduğunu hissediyordum lakin doruğu görmek bile istemiyordum artık.
Onun oyunlarına alet olduğum için kendimden nefret ediyordum. Böyle bir adamı sevdiğim için iğreniyordum kendimden.
"Sağır mısın duymuyor musun beni bırak diyorum sana kolumu!"
Öfkeyle dişlerini sıkan doruk karşımda sakin kalabilmek adına kendisini epeyce zorluyordu.
Karşısında ilk defa bu kadar cesur ve kararlı durduğum adamın göğsü inip inip kalkıyor aldığı hoyrat nefesler geceye karışıyordu.
Haldun amcanın adamları da gidince dorukla ikimizden başka hiç kimse kalmamıştı bulunduğumuz tenha yerde.
Yağmurun altında ıslanan bedenim rüzgar taneleriyle buluştukça üşüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANAVARIN KALBİ (+18 )
Roman pour AdolescentsDoruk yasaktı, günahtı, hastalıktı. Bir yasağın karşı konulamaz büyüsüne kapılmanın ne demek olduğunu hiçbir zaman anlamayacaklardı.