Evden hiç dışarı bile çıkmamış uzaya hiç gitmemiştim.
Göğüslerimden karnıma doğru inen parmaklarım bacak arama girmek için sabırsızlanıyordu.
Oradaki yanma hissi tarif edilemeyecek kadar kışkırtıcıydı. Dayanamıyordum!
Pantolonumu çıkarmış ve odanın herhangi bir köşesine rastgele fırlatmıştım. Hala ıslak olan iç çamaşırım çıldırmama sebep olacak kadar etkiliydi.
O kadar ıslaktı ki...
Sanki uzay gerçekten de oralara dokunmuştu. Sanki bu ıslaklığın sebebi oydu.Acele etmek istemiyor anın tadını çıkarmak istiyordum doya doya. Kendime dokunmayı oldum olası sevmiştim.
Parmaklarım işini öylesine güzel yapardı ki...
Tepeciğin üzerindeki o hassas noktayı anında bulur ve ritmik hareketlerle okşardı.
Önce yavaş yavaş okşar sonra giderek hızlanırdı hareketlerim.
Yanma hissini söndürürdü parmaklarım.
Kendime dokunduğum her saniye doruğun parmaklarını hissetmiştim tenimde.
Saçlarımın arasında dolanan parmaklar tenimi hisseden başka bir ten ve sevdiğim adamın kokusu...
Doruk dışında bir erkeğin tenime dokunmasındansa kendime dokunmak kısa süreli de olsa iyi hissettiriyordu. En azından fiziksel doyum sağlıyordu. Sonrası biliyordum ki her zamanki gibi yine hiçlikti.
Uyuşturucunun verdiği his gibiydi üzerinde sevdiğin adamı hayal edip kendi tenine dokunmak.
İnsanın kendi kendisiyle sevişmesi gibiydi. Acizlik kokuyor rahatlamanın verdiği his geçince mahvediyordu insanın benliğini.
Parmaklarımın arasına boşaldığım anı olabildiğince uzun tutmak adına dokunuşlarımı erteliyor yaşadığım haz anını çoğaltmaya çalışıyordum.
Fiziksel doyum zihinsel rahatlamayı da beraberinde getirecekti güya. Böyle avutuyordum kendimi.
İç çamaşırımın üzerinden okşadığım kadınlığım parmaklarımın verdiği o his için yanıp tutuşuyordu.
Daha fazla dayanacak gücüm kalmamıştı. İç çamaşırımı da tıpkı pantolonum gibi odanın bir köşesine rastgele fırlatıp atmıştım.
Kadınlığımın girişindeki tepeciği okşayan parmaklarım ileri geri gel git yapmaya başlamıştı.
Nefes nefese kalmıştım. Yatağıma yüzü koyun uzanmış ve parmaklarım ile ileri geri yapmaya devam etmiştim.
Saniyeler içerisinde yapış yapış olan parmaklarım içimde durmaya devam ediyordu.
Vajinamın duvarlarının arasındaki sıvıyla birlikte yatağa yığılmıştım. Düzensiz olan nefesim kesilmişti. Bu tarifsiz bir histi.
Nihayet rahatlamayı başaran bedenim zihnime ölümcül sinyaller göndermeye başlamıştı. Zihnim düşünme yetisini yeniden kazanmıştı adeta.
Allah kahretsin neler oluyordu? Neden yapıyordum bunu kendime.
Neden böyle bir rüya görmüştüm. Neden rüyada bile olsa uzayla seviştiğimi hissetmiştim. Doruğa aşıktım ben uzayla sevişme fikri nerden çıkmıştı.
Doruktan başka bir adamın tenine dokunma fikri tek kelimeyle mide bulandırıcıydı.
Kendimden nefret etmeye başlamıştım iyice. Yaşadıklarını anımsamaya çalışan zihnim ışıksız kaldığı zifiri karanlıkta boğuluyordu yeniden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANAVARIN KALBİ (+18 )
Novela JuvenilDoruk yasaktı, günahtı, hastalıktı. Bir yasağın karşı konulamaz büyüsüne kapılmanın ne demek olduğunu hiçbir zaman anlamayacaklardı.