Bir Grey olmak nasıl hissettiriyor anlatsana biraz. Ben Grey olduğumu kabul etmedim. O yüzden o boşboğaz çeneni kapatsan iyi olur. Hadi ama Alya, gerçek kimliğinden daha ne kadar kaçacaksın? Gerçi sen kocanın soyadını aldın değil mi? Artık Grey de sayılmazsın. Senin kapatma düğmen falan yok mu? Son nefesine kadar seninleyim Alya.
Sıkıntıyla oflayıp arabanın camını yarıya kadar indirdim. Derin bir nefes alıp yanından hızla geçtiğimiz insanlara baktım. Şu anki özgürlüklerinin farkında olmadan bir koşuşturma içerisindelerdi. İnsanoğlu, sahip olduğu bazı şeylerin kıymetini maalesef elinden alınıncaya kadar farkına varmıyordu. Tıpkı benim elimden alınan özgürlüğüm gibi. Tıpkı her geçen gün rahmimde beni öldürmek için büyüyen bir hastalık gibi.
Greta'nın muayenesi ve testlerden sonra kesin olarak söylediği şey rahim kanseri olduğumdu. Maalesef ki ilaçlarla iyiye gidecek bir durumda değildim. Nefes aldığın sürece umut vardır. Belki...
Ama benim savaşacak gücüm kalmadı artık."Doktorun sana ne söyledi de bu kadar düşünceye daldın?" Bakışlarımı yoldan çekip yan koltukta arabayı kullanan Giancarlo'ya çevirdim.
"Bir şey yok, basit bir regl ağrısı işte," dedim tekrar önüme dönerken.
"Bu nasıl ağrı Alya? Daha önce bu kadar ağrı çektiğini hatırlamıyorum," dedi.
"Ara sıra oluyor işte, boşver," deyip geçiştirdim.
"Sen kadınsal şeylerden ne anlarsın? Boşver diyorsa boşver," dedi arka koltuktaki Sophia. Dikiz aynasından ona bakıp gözlerimi devirdim. Giancarlo kaşlarını çatıp benim gibi dikiz aynasından Sophia'ya baktı. Şunu arabadan aşağı at da kurtulalım.
Hastaneden beraber çıktığımız yetmezmiş gibi bir de aynı arabada eve gidiyor olmamız bozulan sinirlerimi alt üst ediyordu.
Giancarlo tekrar yola baktığında yüz ifadesi gergindi. Boğazımı temizlediğimde kısa süreliğine bana baktı. "Sen doktorla konuştun mu?" diye sordum. Greta her ne kadar hakkımdaki gerçeği ben ve halamdan başkasının bilmediğini söylese de emin olmak istiyordum.
"Evet. Senin anlattıklarını anlattı işte," dedi sıkıntıyla.
"Kafana kaç dikiş atıldı Carlo? " diye sordu Sophia. Sana ne! İnsanın sinirlerini bozan sesini tekrar duymamla yüzümü buruşturdum.
Giancarlo cevap vermek yerine sıkıntılı bir nefes verdi. Artık eve gelmiştik. Giancarlo arabayı park eder etmez kapıyı korumaların açmasına fırsat vermeden açıp indim. Hızlı adımlarla evin kapısına yürüdüm. Kapıyı açan kadına gülümseyip hızlı adımlarla odama ilerledim.
Bir anda kolumdan çekiştirilmemle olduğum yerde durup kolumu tutan elin sahibine baktım. Giancarlo yüzüme bakmadan beni çekiştirerek salona yürümeye başladı. Sophia, sırıtarak arkamızdan geliyordu.
Salona girdiğimizde ne yerlerde kırık vazo parçaları vardı, ne de kan izleri. Giancarlo'nun alnını yardığım melek figürlü biblo sehpanın üzerindeki yerini tekrardan almıştı. O bibloyu bir de Sophia'nın kafasına geçirsene.
Giancarlo kolumu bırakmadan koltuğa oturup beni de yanına oturttu. Sophia ayakta beklemeye başladığında Giancarlo eliyle karşımızdaki koltuğu gösterdi. Sophia oturup ellerini kucağına koydu. Dışarıdan bakan bir insan, bu kızın tam bir manyak olduğunu asla anlayamazdı. Sanki bana hiç silah doğrultmamış gibi gülümseyerek bana bakıyordu.
Giancarlo sıkıntılı bir nefes alıp verdi. Kolumu bırakıp elimi tuttu. Bakışlarını Sophia'ya çevirdi. "Bak Sophia, bu ilk ve son uyarışım. Eğer bir daha Alya'ya zarar vermeye kalkarsan seni dünyanın diğer ucuna gönderirim ve bir daha yüzümü göremez, sesimi duyamazsın," dedi ciddiyetle. Zengin babalarının şımarık çocuklarını yurt dışına ceza olarak göndermesi gibi komik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
La Mia Donna +18 İtalyan "l.ll. Seri" (Tamamlandı)
ChickLitEli açıkta olan bacağımı okşamaya başladığında elimle elini tutup geri ittim. Bir anda belimden tutup beni kucağına oturttu. " Bir daha benim olanı benden saklama Alya." " Yoksa? " " Kadınım olman sana bir şey yapamayacağım anlamına gelmiyor. Şans...