Banyo kapısının açılma sesini duyduğumda bile başımı yasladığım yerden kaldırıp bakmadım. Ne kadar süredir suyun içindeydim bilmiyorum. Kim olduğumu düşünüp duruyordum ama sonuç olarak bir yere varamadım. Kimdim ben?
Alya Pride?
Vanessa Grey?
Patroniçe?
Bana kalırsa sen üçünü de yaşıyor ve yaşatıyorsun. Saflığınla Alya, acımasızlığınla Vanessa, otoriterliğinle patroniçe. Yeni kimliklerimi sevmedim. Geçmişimde unuttuğum şeyleri hatırlamalı mıyım? Bunu bile isteyip istemediğimden emin değildim. Geçmişinden korkuyorsun. Evet, korkuyorum. Hatırlamadığım geçmişimin bana yeni bir kimlik daha çıkarmasından korkuyorum.
Banyonun içindeki ayak sesleri bana doğru yaklaşmaya başladı. Suyun içinden yükselen ve burnuma dolan portakal çiçeği kokusunu bir kez daha derince içime çektim. Bu koku, buraya geldiğim günden beri müptelası olduğum şeydi.
Suyun dalgalanıp boynuma çarpmasıyla gözlerimi istemsizce açıp karşıma oturan adama baktım. Çıplak bedeni suyun yüzeyindeki köpüklerden görünmese de iki yana açıp uzattığı kollarından dolayı gerilen geniş omuzlarını görebiliyordum. Onu en son üç gün önce hastanede görmüştüm. Ne Laura'nın cenazesine katılmıştı ne de eve gelmişti. Patroniçe olduğum için cenazeye mecburen katılmak zorunda kalmıştım.
Üç gün öncesine göre oldukça çökmüş ve yorgun görünüyordu. Gözlerinin beyaz olan kısımları neredeyse tamamen kızarmış buz mavisi irisleri bir boşluğa bakar gibi gözlerime ifadesizce bakıyordu. Kirli sakallarının sardığı çehresi yorgun görünüyordu. Sayamadığım bir süre boyunca öylece bakıştık. Geniş banyoda sadece jakuziden çıkan suyun sesi vardı.
Düz bir çizgi halinde olan dudaklarını açtığında bakışlarımı dudaklarına indirdim. "Sana Diego'nun öldüğünü söylediğimde aslında yalan söylememiştim. Aria ile olan işim bittiğinde onu öldürecektim. Sadece geciktirdim. Bence bu yalan sayılmaz. Ama Diego şu an senin onu öldürmeni bekliyor," dedi sesi de tıpkı gözleri gibi duygusuzdu. Söylediklerine hiçbir tepki vermeden ona bakmaya devam ettim. "Aria abisini benim elimden kurtarmak için benim en büyük düşmanımın fahişesi olmuş. Nicolo'yu hatırladın mı?"diye sordu.
Nicolo'dan bahsederken sesi kısa bir anlığına titremişti. Nicolo, Giancarlo ile kahvaltı yapmaya gittiğimiz mekanda gördüğümüz yaşlı adamdı. Giancarlo bir sinirle adamın kafasına silah dayamıştı. Aria'yı da uzun zaman sonra ilk kez o adamın yanında o gün görmüştüm. Sonrasında Giancarlo'nun kollarımda ağladığı an geldi aklıma. O gün o adam yüzünden ilk defa Giancarlo'yu ağlarken görmüştüm.
Başımı hafifçe salladım. "Aria abisine karşılık bana yardım etmeyi teklif etti. Ben de hiç düşünmeden kabul ettim. Nasılsa Nicolo ile işim bittiğinde ikisinin de kafasına sıkacaktım. Ama Diego rahat durmadı. Sana dokunan parmaklarını kestim diye plan yapıp tuzak kurmuş. Beni senden uzaklaştırmak için sevkiyat için hazırlanan tırlara küçük bir saldırı düzenlemiş. Ben evden çıktıktan sonra o kadını eve göndermiş ve seni kışkırtmayı başarmış." O gün aklıma gelince kaşlarım çatıldı.
" Benim yerimde kim olursa olsun o kadının dediklerine inanırdı, " dedim hafif sert çıkan sesimle. Neden bunları konuşuyorduk? Giancarlo neden şimdi bana bu itirafları yapıyordu anlamıyordum.
" Neden bu kadar kolay inandın o kadına? " diye sordu.
" Dolaptan alıp giydiğim kıyafetler o kadın gibi kokuyordu," dedim bu sefer daha sert çıkan sesimle.
" O koku... O kıyafetler sana ait Alya! " dedi sertçe.
" Ne saçmalıyorsun sen?! "dedim. Sırtımı dayadığım yerden kaldırıp oturur hale geldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
La Mia Donna +18 İtalyan "l.ll. Seri" (Tamamlandı)
ChickLitEli açıkta olan bacağımı okşamaya başladığında elimle elini tutup geri ittim. Bir anda belimden tutup beni kucağına oturttu. " Bir daha benim olanı benden saklama Alya." " Yoksa? " " Kadınım olman sana bir şey yapamayacağım anlamına gelmiyor. Şans...