9. Bölüm - "Bazen gerçekten kaybolmuş gibi hissediyorum."
1976, Mart...
Bir anda yerinden sıçradı Lily Evans, korkunç bir kabustan uyanmıştı. Gece yarısını geçeli yaklaşık dört saat oluyordu ve odasındaydı.
"İyi misin, Lil?" diye sordu Alice, bir tek o uyanıktı o esnada odada. Mary, Marlene ve Donna ise güzel rüyalar görüyorlardı besbelli, huzurla uyuyorlardı.
Nefes nefeseydi Lily, kalbi göğüs kafesini delip geçecekti sanki. Üzerindeki kırmızı, kalın battaniyeyi sıktı; neredeyse ağlayacaktı.
"Hey!" Kalktı kendi yatağından Alice, endişeliydi. Arkadaşlarına yakalanmamak için geceleri gizlice okuyordu sevgilisi Frank'in mektuplarını, ancak şu anda arkadaşının sırrını keşfetmesi umurunda bile değildi - yatağının üzerine saçtığı aşk şiirlerini toplamayı unutmuştu.
Kendi yanına oturup sırtını sıvazlayan arkadaşı ile bir nebze olsun kalp atışları dinginleşmişti Lily'nin, lakin yine de hâlâ daha süregeliyordu içindeki ağlama hissi. Normalde pek kabus görmezdi ama gördüğünde hemencecik olumsuz etkisine kapılıverirdi.
"Lil?"diye bir kez seslendi Alice, arkadaşının bu hâli artık korkutmaya başlamıştı. "Ne oldu?"
Lily Alice'nin gözlerine baktı ve bir anda akmaya başladı göz yaşları, zaten artık daha fazla dayanacak gücü kalmamıştı.
"Artık dayanamıyorum, Alice!" dedi arkadaşına sarılarak. "Sürekli düşünmekten, mükemmel öğrenciyi oynamaktan yoruldum. Profesör Slughorn benim kusursuz olduğumu iddia ediyor ama yanılıyor ben..."
"Şşt..." Alice, Lily'i naif sesiyle susturdu, bir yandan da sırtını sıvazlıyordu. "Sen yanlış bir şey yapmadın, niye böyle düşünüyorsun?"
Lily yaramaz bir çocuk gibi eğdi başını, mahcuptu. "İnsanlar benim çok cesur, her zaman doğruyu savunan ve ne olursa olsun doğru bildikleri için savaşmaktan geri durmayan bir kız olduğumu söylüyor..." diye mırıldandı.
Gülümsedi Alice, çocuğunu sakinleştirmeye çalışan bir anne gibiydi. "Zira öylesin," dedi arkadaşının kızıl saçlarıyla oynarken.
Lily ise inkar edercesine salladı başını.
"Ama ben kendimle çelişecek bir şey yaptım, karakterime ihanet ettim Alice!" dedi yeşil gözlerinden ıstırabın yaşlarını dökerken.Alice, arkadaşının hâlâ daha gördüğü kabusun etkisinde kalarak konuştuğunu biliyordu. Öyle ki Gryffindor'un kızıl güzelinin göğsü halen daha Quidditch oynamış gibi yükselip alçalıyor, göz bebekleri irileşiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Marauders In The Pensieve (Çapulcular Düşünselinde) |Harry Potter Fanfic|
Fanfiction"Tüm ciddiyetimle yemin ederim ki, hayırlı bir şey düşünmüyorum!" James Potter, Peter Pettigrew, Remus Lupin ve Sirius Black... Çapulcu Haritası'nın mucitleri... Onlar, hiç şüphesiz ki Hogwarts'ın gördüğü en efsanevi öğrencilerdi. Adları destansılaş...