1977, Temmuz...James Potter'ın Britanya'ya döndüğü zaman görmeyi en son istediği kişi, karşısına ilk çıkan olmuştu.
Yaşananlardan sonra Amerika'ya, annesi Euphamia Potter'ın çok uzak bir akrabası olan yaşlı Tilley Brianson isimli bir koftinin yanına gitmişlerdi, ailecek. Tilley, Euphamia'nın annesinin yani James'in anneannesinin kuzeniydi ve kimsesi olmayan, ölüm döşeğindeki bir yaşlı kadıncağızdı. Servetinin tamamını uzak da olsa bildiği tek Potter'lara bırakacak olan bir kadın...
James, ailesi ile birlikte bu kadının evinde geçirdiği kırk günde sessizliği iliklerine kadar hissetti. Her şeyi geride bırakmanın rahatlığını keşfetti ve günden güne düşüncelerinin kontrolünü yeniden almaya başladı - öfke nöbetleri azaldı, uyumaya ve hatta yemek yemeye başladı.
Tilley Brianson'un evi, Miami'de deniz kenarına çok yakındı - muazzam büyüklükte bir köşktü ve keşfedecek kesinlikle çok fazla detayı vardı. James, Brianson Malikanesi'nin her köşesini gezerken her adımda büyüdüğünü hissetti, geri dönüşü olmayacak bir şekilde.
Oğlanın kalbi, tamamen kendisinden vazgeçerek daha fazla masumun katledilmemesi için Voldemort'tan intikam alma hevesiyle doldu, her geçen saniye. Bu, eski James için kahraman olma hayali olurdu ancak şimdiki James, sadece daha iyi bir dünyayı istiyordu.
Ve eğer kendisinin bu uğurda dünyadan silinmesi gerekiyorsa hiç çekinmeden yok olmaya razıydı.
Fleamont ve Euphamia, oğullarıyla nasıl konuşmaları gerektiklerini çok düşündüler, ama bir türlü beceremediler. Ta ki bir gün Londra'dan bir mektup gelinceye değin...
James, mektubun kimden olduğunu söylemedi, ancak o mektuptan sonra ailesiyle bir anda konuşabilme cesaretini göstererek iyi olmaya hazır olduğunu söyledi. Ve altını çize çize vurguladı ki "artık Fuga için de mücadele etmek zorundaydı".
Şimdiye gelecek olursak, Lily'i mezarlığın girişinde bırakmış, bir süredir yürüyordu. Lily'nin, delirircesine aşık olduğu kızın, ona ilgi göstermesine bayılıyordu ama hayır, Lily'nin iyiliği için artık bu sonunun nereye varacağını bilmediği aşk duygusundan ayrılmalıydı. Hem, Lily'nim şahit olduğu manzaranın müsebbibi atfetmişti kendisini James...
Şayet Richardson'a hiç güvenmese, onu hiç idolü atfetmese idi şimdi Fuga hayatta ve Lily travmasız olacaktı...
Yani her şeyin yegane suçlusu James değil de kimdi?Adımları James'i eski bir apartmandan içeriye soktu, elleri cebindeydi. Bodrum kata indi, farelerin garip seslerini işitmek içini gıdıklıyordu sanki.
Ve kapıya yanaştı, sağ elini cebinden çıkararak tıklattı.
Kapıyı açan Peter'dı.
"A, Merlin!" Peter'ın yüzündeki heyecan, şok dalgası büyüdükçe büyüdü. "Merlin! James!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Marauders In The Pensieve (Çapulcular Düşünselinde) |Harry Potter Fanfic|
Fanfiction"Tüm ciddiyetimle yemin ederim ki, hayırlı bir şey düşünmüyorum!" James Potter, Peter Pettigrew, Remus Lupin ve Sirius Black... Çapulcu Haritası'nın mucitleri... Onlar, hiç şüphesiz ki Hogwarts'ın gördüğü en efsanevi öğrencilerdi. Adları destansılaş...