58 - "Nerelerdeydin?.."

30 9 1
                                    

58

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

58. Bölüm - 'Nerelerdeydin?'

1977, Temmuz...

Sabahın erken vakitlerinde arabaya binmiş, evvela Bristol'da sakin bir kasabaya gitmişlerdi ki burası, Godric's Hollow olarak da bilinen yerdi. Lily, Potter isimli mezarlardan oldukça uzakta Furens ailesine ait sadece dokuz kişinin mezarını görmüş, ancak Fuga'yı görememişti ve... Ağlama krizine girmişti.

Bunun üzerine arabaya yeniden binip civardaşi bildikleri mezarlıklarda dolaşmaya başlamışlardı - daha doğrusu arabayla sokaklar arasında geziyorlardı öyle başıboş. Petunia, kardeşine iyi gelir ümidi ile durmaksızın konuşuyordu ve...

Ve şimdi, saat öğleden sonra 2 idi.

"Hiçbir işe yaramayacak sözlerle
konuşabileceğim kadar konuşabilirim, Lily, dünyanın tüm teselli sözcüklerini ardı ardına sıralayıp - hiç tanımasam bile - ölen kişi ile yaşanan tüm mutlu anları hatırlatabilirim, oradaki tüm insanların yanında olduğunu gösterip her şeyin bittiğini biteceğini söyleyebilirim ama... Yapmayacağım," dedi Petunia. "Çünkü bunların hepsi sadece yakınını kaybeden kişide çok kısa süreli yatıştırıcı etki yaptığını az çok biliyorum. Acı taze olduğunda böyledir. Acıda konuşulmaz, empati kurulur. O yüzden inan, sana şu an ne demem gerektiğini bilemiyorum ve..."

Lily, içten içe Petunia'nın sadece susması için dua etti.

Petunia ise hiç duracağa benzemiyordu. "Kalbinin içinde fırtınalar kopuyorsa normal, sevdiğinin acısına merhem olma arzunu anlıyorum ve inan, ben de sana iyi gelmeyi istiyorum, Lily! Vernon benimle babasını kaybetmesi ile ilgili pek konuşmaz, ama gördüm ki hep mezarlığa gidiyor... Evet, insan onun gibi kibirli birini öyle yumuşacık görünce etkileniyor, kabul ama... Bunun ona iyi geldiğini gördüm ben, en azından o ölen çocuğun olduğu yere gidip en içten üzüntünü sunarsan mesela..."

Lily, gözlerini kapattı. Petunia'nın ne dediğini anlayamıyordu artık, başı ağrımıştı.

"Hem bence James de aynı Vernon gibi eninde sonunda mezarlığa kendisini atacaktır," dedi ve iç çekti Petunia. Göz ucuyla yan koltuğa, kardeşine baktı. "Gerçekten, ölen çocuğun nereye gömülmüş olabileceğine dair hiç mi fikrin yok?!" diye azarladı kardeşini . Lily'ninse içi sıkılmıştı.

"Bu iyi bir fikir değildi, Tuney," dedi başını cama yaslayarak. "Sadece daha beter hissetmemi sağladı. Şimdi ölmek istiyorum."

Petunia, frene öyle sert bastı ki şayet emniyet kemerini takmamış olsaydı zavallı Lily camdan dışarı fırlardı, öyle sarsılmıştı.

"Hey!"

"Saçma sapan konuşmaya devam edersen seni gebertirim." diye hırladı Petunia. "Sana iyilik yapmak istiyorum!"

"Ama yaptığın sadece daha da beter hissettirdiyse?.." dedi Lily, ablasının onu anladığını düşünmüyordu.

Petunia, gözlerini kindar bir şekilde kıstı. "Sen çok nankörsün, Lily," diye mırıldandı. "Vernon'u gördüm, gizlice... Her pazar mezarlığa gidip babasıyla konuşuyor ki biliyorsun, babası Vernon'u kazadan kurtarmak için öne atladığında ölmüştü ve benim tatlı Vernon'um -"

The Marauders In The Pensieve (Çapulcular Düşünselinde) |Harry Potter Fanfic|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin